Kış mevsiminin bize ufak bir jesti olan bu soğuk ama yumuşak, insana yaşadığını hissettiren bu tatlı rüzgar tenimizi okşarken tertemiz mis gibi bir ocak sabahından merhabalar…
Kar yağacak mı? Bu hafta yağacak diyorlar ama bakalım! Sulu kar mı o? sorularıyla kışın bize bembeyaz hediyesini beklerken sıcacık demli bir çay koyun kendinize, şöyle oturup bir sohbet edelim.
Kış mevsiminin birleştirici bir gücü olduğuna inanıyorum. Yazın nereye tatile gitsek? Bana verilen bu birkaç günü ne kadar kafamı dinleyebilirsem o kadar iyi, düşüncesinden bireyselleşiyoruz. Ama kış öyle mi? Mevsimlerin en merhametlisidir kış. Karşılaşmaların değil buluşmaların… Sıcak olan her şeye neşeyle yönelmenin mevsimi…
O estikçe yuvalarımıza sığınırız. O estikçe soğuktan üşümüş ellerimizi sevdiklerimizin elleriyle ısıtırız. Huzuru evimizde, dostumuzla ettiğimiz sıcak sohbette buluruz. O tatlı sohbet değil midir uzun kış gecelerini anlamlı kılan? Babaannelerimizin masalları… Tozunu almak istediğimiz hatıralar… Sobanın üzerindeki kestane kokusu, çaydanlığın dumanı… Şen kahkahalar…
Demem o ki adına inat sıcak tarafından bakın bu mevsime. Ve başınıza gelen her şeye… Soğuk memnun etmez çünkü insanı. İçini titretir, kalbini dondurur. Sonra o donmuş duyguları eritecek birini ararız. İçim katılaştı deriz. Oysa sıcaklık bizim bakışımızda. Sıcaklık bizim bakmak istediğimiz tarafta. Aman diyeyim, hayatın gerçekleri, kışın çetinliği derken kendinizi, sevdiklerinizi unutmayın. Sevdiklerinizin kalbinde ılık ılık akacak, içinizdeki yaşama arzunuzu kavuracak cümleleri sarf edin. Hayat her dönemiyle çok anlamlı, çok değerli.
Şimdi benden kendinize bir kahve ısmarlayın… Bir dahaki yazıda görüşmek üzere… Hoşça kalın…