Gençliğimizde hür ve demokrat gençlik, milliyetçi, medeniyetçi, memleketçi, hamleci ve ıslahatçı (yenilikçi) ideallerin peşinde AP Gençlik Teşkilatları içinde toplanmışlardı. Bu teşkilat sokak çatışmalarında, kavgada, izinsiz gösterilerde görünmezdi ama bir milyona yakın üyesiyle ülkenin en büyük gençlik örgütüydü. AP’ne kayıtlı üyeler içinden 30 yaşın altındaki tüm gençler bu örgütün üyesi sayılırdı. En ücra ilçelerde bile kongreleri 500 kişi altında toplanmaz çok adaylı ve çekişmeli geçen büyük kongreleri (kurultay) ise binlerce kişiyle toplanır kapalı spor salonlarına sığmazdı. İstanbul ve ilçeleri başta olmak üzere, Ankara, İzmir, 1Kocaeli ve daha birçok yerde geceler düzenlenir binlerce genç gazinoları, sinema salonlarını hıncahınç doldurur, hem coşar hem de davasının ne kadar güçlü olduğuna tanık olurdu.
Bu gecelerde assolistimiz hep merhum Yıldırım Gürses olurdu. Merhum Gürses bana göre Türk sanat müziğinin çok sesli olarak icra edilmesi çığırını açan ilk ve en başarılı müzisyendi. Kendisi bu gecelerde para almaz, orkestrası ve yol masrafları için cüzi bir ücret talep ederdi. Gürses repertuarındaki popüler bestelerini okuduktan sonra finalde şarkı, türkü, marş ne derseniz deyin iki parçayla coşkuyu doruklara çıkarırdı. Bunların biri güftesi kadim DP Adana milletvekili bayrak şairi Arif Nihat Asya’ya ait, kendi bestesi Fetih Marşı. Diğeri de Azerbaycan türküsü “Çırpınırdın Karadeniz” idi. Fetih marşının “Delikanlım işaret aldığın gün atandan, Yürüyeceksin millet yürüyecek arkandan” sözlerine sıra geldiğinde binlerce kişi hep bir ağızdan bu sözleri haykırır, sağ işaret parmakları ile en önde oturan merhum Demirel’i göstererek salonları inletirdi. Gürses, Çırpınırdın Karedeniz türküsünün son kuplesini ise “İslamköy’den esen yeller Demirel’e selam söyler, kalksın AP’li tüm eller yol ver Kırat Bayrağına” diye başlayan sözlerle okur ve salon hep bir ağızdan söylerdi.
17 Haziran günü 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in ebedi aleme irtihalinin 8 inci yılıydı. Güniz sokak ofisinin daveti ve geçen hafta sözünü ettiğim üzere Menderes Üçpınarlar’ın düğün töreninde sözleştiğimiz üzere eşimle birlikte biz de Isparta yolunu tuttuk.
16 Haziran günü ilk durağımız SD üniversitesindeki “ Demirel ve Sanat” konferansı idi. Biraz geciktik ama konferans sonrası Isparta’nın artık simgesi olmuş elma suyu ve elma kurusunun da ikram edildiği kahve molasına yetiştik. Yeni nesiller “Coffe break” diyor ama ben güzel Türkçemizle yazmayı, söylemeyi tercih ediyorum. Çevre eski bakanı Hamdi Üçpınrlar, DP Teşkilat Başkanı Ahmet Uyanık, Isparta eski MV Aylin Cesur, Fadıl Ünver, Muharrem Ün, Semih Öztürk, Halil Yalım gibi yarım asra yakın dostlarla sohbet fırsatı bulduk. “Demirel ve sanat” denilince Deve Kuşu Kabare tiyatrosunun acımasızca kendisini eleştiren oyununa hiç çekinmeden gidip kahkahalarla güldüğünü, en hızlı muhaliflerinden Levent Kırca’yı batmaktan nasıl kurtardığını, merhum Nejat Uygur’la aralarındaki diyalog da konu edilmiştir diye düşündüm. Yanılmışım, meğer hiç bahsi geçmemiş. Üniversite özerkliğinin olmadığı bir yerde hocaların da çekiniyor olmasını hoş görmek lazım. Hele attığı twitler yüzünden konserlerinin iptal edildiği bir dönemde bu kadarına da şükür.
Akşam yemeğinde Aylin Cesur’un davetlisiydik. Saydığım isimler yanında, başta Esat Kıratlıoğlu, Fethi Akkoç, Adil Aydın gibi bakan ve milletvekilimizin yanı sıra Isparta’ya gelen diğer Demirel dostlarıyla da beraber olduk.
Ertesi günü İslamköy Çalcatepe Anıtmezarda devlet töreni vardı. Tören çok kısa sürdü, önce kısa bir Kuran tilaveti ardından okunan özgeçmiş ve çelenk konulması ardından sona erdi. Törende Cumhurbaşkanlığının düşük profille temsil edilmesini doğrusu yadırgadım. Daha önceki yıllarda en azından bakanlar törende hazır bulunuyordu. Bu elbette merhum Demirel’in ölüsünden bile ne kadar korktuklarının da işaretidir. Buu görüp de hala AKP’ye muhabbet besleyen AP, DYP ve DP’lilerin oluşuna da hayret ediyorum.
Tören sona erdikten sonra sabah gelen birçok eski bakan ve milletvekilleri, DP İzmir milletvekili Salih Uzun, CHP İstanbul milletvekili İlhan Kesici ile AP Gençlik Teşkilatlarından yetişmiş eski dostlarla da kucaklaşma fırsatımız oldu. İçlerinde, İyi Partiye, AP ve Doğru partiye yönelmiş olanlar da vardı ama hepsinin ortak kanaati birleşmek, birlik olmak merkez sağı yeniden ayağa kaldıracak kadroları kurmaktı. 1983 sonrası her türlü engele ve vetolara rağmen BTP ve DYP’yi hayata geçiren, ayakta tutan, iktidara taşıyan yukarıda tarif ettiğim AP gençlik teşkilatlarından yetişenlerdi. Onları yok sayanlar ne yazık ki DYP, DP ve merkez sağ hareketini bitirdiler. Kimse endişe etmesin, ölümünün üzerinden 8 yıl geçmiş olmasına rağmen Demirel’in talebeleri, bir işaret fişeğiyle binlercesi İslamköy’de bir araya gelebilmişlerse merkez sağı da ayağa kaldırmasını becerirler.
Eski dostların kucaklaşmasını müteakip bir kısım arkadaşlar, İslamköy mezarlığında Şevket Demirel ve Nazmiye Demirel için okunan dualar ve Kuran tilaveti için ayrıldılar. Biz ise saat 12.00 de geleceği söylenen DP Genel başkanı Gültekin Uysal’ı bekledik, karşıladık ve konuşmaları izlemek için yerlerimize geçtik. Ne yazık ki hayatında Demirel’e hiç muhabbet beslememiş, kendisiyle tek bir fotoğraf karesi bile bulunmayan, çıktığı TV programlarında ne Demirel ne de Menderes’i ağzına bile almayan, DP, AP, DYP terbiyesi almamış, demokrasi ve hoşgörüden, etik değerlerden nasibini almamış bir şahsın sözlü ve fiziki saldırısına uğradım. Yanımda bulunan Konya eski MV ve Genel başkan yardımcısı M.Ali Yavuz şahsı kucaklayıp uzaklaştırmasa belki darp edecekti. Olay büyümesin diye onun seviyesine inmedim, sayın genel başkan, milletvekillerimiz ve teşkilat başkanımızla vedalaşıp, saygısızlığı yapan şahıs ile aynı ortamda bulunmak istemediğimi bildirerek ayrıldık.
Hem gençlik kolları genel başkanı, hem bürokrat hem milletvekili adayı ve birçok kereler büyük kongre delegesi olarak kendisinden çok şey öğrendiğim merhum Demirel’i dualarla ve hatıralarla andık. Ruhu şad mekanı cennet olsun. Onun çizdiği yolda ve koyduğu hedeflere ulaşmak, onun emaneti siyasi hareketi yaşatmak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Ant olsun ki; bu partiyi asalaklara, kendi şahsi çıkarlarına alet etmek isteyenlere, tarihi misyonundan uzaklaştırmak isteyenlere, maganda kılıklı devşirmelere, demokrat olmayanlara ve demokrasi terbiyesi almamışlara yem etmeyeceğiz. Bu Türkiye’nin de Türk siyasetinin de kurtuluşu için şarttır.
Haydi demokratlar, yeniden Büyük Türkiye sevdalıları, İslamköy’den esen yeller sizi çağırıyor. Düşün yollara, gelin el verin, omuz verin kıratı şaha kaldıralım
Kalın sağlıcakla…