Bugün önemli bir konudan bahsetmek istiyorum. Toplum olarak irademizin güçlü olduğunu, bizi hiçbir engelin durduramayacağını, her türlü meseleyi çözebilecek güce sahip olduğumuzdan bahsederiz. Tek başımıza hem fiziki hem biyolojik hem de psikolojik olarak kendimizi güçlü hissederiz. Belki de en büyük nedenlerinden biri; psikoloğa gitmeyi gereksiz görmelerinin. Toplumun en önemli tabularından birini sorularla irdeleyelim:
-Ben deli miyim niye gideyim ki psikoloğa?
Toplum olarak en çok söylenen ve yıkılmamış bir tabu olan ‘Psikoloğa ancak deliler gider, psikoloğa gidersem deli damgası yiyeceğim.’ düşüncesi halen yaygın ve maalesef ki büyük bir çoğunluk bu şekilde düşünüyor. Psikoloğa gitmek isteyen birçok insanın aklında hep aynı korku var; ‘’ben gideceğim ama komşum ne der? Akraba, eş, dost ne der?’’…Sosyal çevrelerinde ‘’deli galiba, akli dengesi bozuk’’ gibi etiketlendirmelerden korkuları mevcuttur. Toplum baskısı en büyük neden belki de bu algının oluşmasında.
-Kendim başıma her şeyi çözüyorum neden destek alayım ki?
İnsanların birçoğu ‘ben güçlüyüm, benim iradem çok dayanıklı, bütün sorunlarla baş edebilirim.’’ düşüncesine sahiptir. Yaşam süresince birçok konuda sorun yaşarız. Sorunlarla savaşırız.‘’İş, aile, romantik ilişkiler, başarı, hayaller, hedefler’’ gibi birçok alanda önümüze engeller çıkabiliyor. Biz her ne kadar güçlü olduğumuzu düşünsek de biz de ‘insan’ ız. Bazen her şey üst üste gelir, bazen çaresiz hissederiz, gücümüzün yetmediğini düşünürüz. Güçlü olduğumuz düşünüp her şeyle baş edebileceğimizi düşünmek bazen sorunlarımızı daha da büyütüp içinden çıkılmaz bir hale getirebilir.
-Zamanla geçer zaten ne gerek var.
‘’Zaman her şeyi iyileştirir ve zamanla sorunlarım düzelir.’’ düşüncesi de en büyük zararlardan bir tanesidir. Kişi, bilmeden de olsa var olan sorununu önemsemeyip zamanla geçer diye bir çözüm bulması var olan sorunlarını değil çözmek üstüne daha da artmasına neden olur. Bir şeyleri değiştirmek veya çözmek yerine yani kendimizi olaya dahil edip müdahale etmek yerine ‘zaman’ a bırakmak, zamanla sorunun çözüleceğini düşünmek: bir akarsuda rafting yaparken elinde kürek olmasına rağmen akıntının seni yönlendirmesine izin vermeye benzer ve bilirsin ki bu izin verme sonucunda akıntı seni alabora edip kanosuz bırakabilir.
-Özel hayatımı neden bir yabancıya anlatıyorum ki bana ne faydası var?
Bazen öyle bunalır öyle dolarız ki içimizdekileri birine anlatmak isteriz. Anlatınca rahatlayacağımızı biliriz. Anlatacağımız olaylar veya konular bazen çok özel konular olabilir. Arkadaşlarımıza, eşimize, ailemize anlatmaktan çekiniriz. Belki de bir uzmana, bir psikoloğa anlatabiliriz. Ama o noktada insanın aklına ‘’o bir yabancı ve ben kendi özel hayatımı neden bir yabancıya anlatayım ki’’ diye bir düşünce belirir hemen. Psikologlar bir yabancı değildir. Psikologlar bu süreçte sizin verdiğiniz bilgileri hiçbir şekilde bir üçüncü kişiye aktarmazlar. Gizlilik danışma süreçlerindeki en önemli noktalardan birisidir.
-Benim zaten psikoloğum (arkadaş, anne-baba, eş) var.
Yaşam boyunca sorunlarımız hep olur ve olacaktır. Küçüklüğümüzden bu yana sorunlarımızı anne ve babamıza danışarak çözmüşüzdür. Onların desteğiyle birçok sorunun üstesinden gelmişizdir. İlerleyen yıllarda bu rolü arkadaşlarımız veya eşimiz almaktadır. Bazen ailemizin, arkadaşlarımızın, eşimizin bilmesini istemediğimiz konular olur. Bu durumlarda ne yaparız? Kendimiz çözmeye çalışırız belki ama kendi başımıza çözmek ne kadar fayda sağlayıcı olur?
Sorunlar karşısında yalnız başına olmak zor olur. Bu sorunlarımızı paylaşmak veya çözüme kavuşturmak için birilerine danışmak isteriz. Yakın çevremizle konuştuğumuzda neler olur peki?
- Takma kafana geçer elbet.
- Üzüldüğün şey bu mu gerçekten? Senin ki de dert mi?
- Sen bir de benim derdimi dinle de o zaman karar ver dert olup olmadığını?
- Bence şöyle yapmalısın? Sanki bu şekilde yapsan daha doğru olur.
Bu cümleleri duyarsınız yakın çevrenizden. Bazen sorunlarınız sizin istediğiniz şekilde çözüme kavuşmaz. Tam olarak dinlenilmediğiniz, anlaşılmadığınız hissine kapılırsınız. Aslında tabularınızı yıkabilseniz değişimin farkına varacaksınız.
Peki psikologlar kimdir? Ne yaparlar?
-Öncelikle deli doktoru değiller. Nasıl hasta olunca kontrol amaçlı veya iyileşmek için doktora gidiyorsak; ruh sağlımızı da kontrol amaçlı psikoloğa gitmek normal ve doğal bir durum değil midir? Sıkıntılarımız veya problemlerimiz olduğunda psikoloğa gitmek bir aciziyet değil aksine bilinçli olduğunuz için sizi cesur yapan bir durumdur.
Psikologlar düşündüğünüzün aksine para için bu mesleği yapan kişiler değildir. Psikologlar aksine para için başka meslekleri seçebilirler ancak temelde insanlara yardım etmek ve kişilerin hayatlarına dokunmak için bu mesleği seçmişleridir. Her zaman kişilerin özel hayatıyla ilgili öğrendiği, bireyin söylediği hiçbir şeyi bir üçüncü kişiye söylemezler.
Psikologlar arkadaşlarınızın size bakmadığı şekilde olayları objektif olarak değerlendirirken, süreç boyunca sizi yönlendirmek değil size farkındalık kazandırmaya, sorgulatmaya çalışırken kendinizi tanımanızı kendinizi bulmanızı sağlamak için yanınızda yer alır. Kararları alan ve hayatınıza yön vermede tek yetkili sizsiniz. Sizin yerinize kararlar almazlar. Bir şeyleri fark edip değiştirmeye karar veren ve bir şeyleri başaran yine siz olursunuz.
Sizin ne işiniz olur psikologla?