Yıl M.Ö. 2009 dünyamızın henüz soğumamış patlamaların olduğu bir zamanındayız.

Rüzgara kapılan dumanlar zaman zaman derinliklerde sıkışan gazların parlaması ile alev topuna dönen gaz magmadan geliyormuş krater ağzından fırlıyormuşçasına çıkar, alevler yükselmeye kalmadan bu tür yangınlara alışık itfaiye erleri alevler neye uğradıklarını anlamadan bastırırlardı. Bazen bir kaç krater patlamasına kısa zamanda müdahale edilemeyince rüzgara kapılan dumanlar kentin doğusundan batısına kadar bir sis bulutu şeklinde taşınırdı. Dumanın içinde bir de koku olurdu ki Uncubozköy’de oturanlar yine çöplük patladı deyip kapıyı bacayı camı çerçeveyi sıkıca kapatırlardı.

Koku ve pisliğinden bir mahalle veya birkaç mahalle değil bir kent rahatsız olurdu. Çöplüğün sakin geçen zamanlarında kent unutur ama çöplüğü unutmayan altı mahalle vardı. Turgut Özal, Adnan Menderes, Akpınar, Nurlupınar, Kazım Karabekir, Ahmet Bedevi mahalleleri. Bu mahalle muhtarları arasında çöpten bir bağ oluşmuştu. Altız kardeş gibi gezerlerdi birinin derdi hepsinin derdi olur. Rüzgarla dağılan sisle yatışan çöp kokusu mahalleleri sardığında belediyeye gelirler “Aman derdimize bir çare” onlarla beraber üzülür dertleşir, Ankara’dan yazı, ÇED’ den izin, başkan Ankara’da, bugün meclis karar aldı, işler yarım kaldı, ormandan cevap bekliyoruz, yan yattı çamura battı, çözüm arıyoruz, paçamızı bırakmıyorlar.

Saymadım kaç defa oldu Cengiz başkan Turgut Özal mahallesine gittiğinde vatandaşla dertleştiği. Kulağı Ankara’da olan Cengiz Başkanımız ümitli, mahalleli muhtar umutsuz başkana inanıyorlar ama “Ne zaman?” diyorlardı.

Turgut Özal Muhtarı İsmet, mahallelinin dırdırını bastırmak için onlara biraz daha sabır şırınga etmek için son çare doktor değil ama gazeteci çağırır. Bize söyler gazetecileri çağırdığını biz de onun yaptırdığı haberin yanında olurduk Ankara duy sesimizi diye.

Bir beş yıl geçti ama çöp yolunun da yarısını geçmiştik. Uzunburun onayı geldi proje, yer seçimi, kurullar, görüşler, orman, sorman konuşulur olmuştu.

Sıcak bir yaz günüydü. Başkan ve kalabalık bir grup belediye çalışanları ile dağın zirvesine Uzunburun köy yolundan arabalar ile çıkmıştık. Gideceğimiz yeri bulunduğumuz yüksekçe bir yerden işaretledik tek ağacın olduğu noktanın solunda kalan alandı. “Ne kadar?” Diye sordu başkan. İki kilometre kadar. “Yürüyelim” dediğinde sıcak, grup tarafından bir anda hissedildi. Tepelerinden aşağıya kaynar güneş dökülüverdi.

Komutan edasıyla başkanın yürüyelim demesiyle o anda atalarımızın siperlerden fırlayarak düşman üzerine atılışları ve can siperâne vuruşmaları aklımıza geldi. Tepeden hafif meyilli olan hedefe doğru birbirimize bakarak bazen el ele tutuşarak yürümeye başladık. Hedefe geldik, “Şu kayaları kaldıracağız. Bu taşları taşıyacağız, burası çöp toplama alanı, yanı tesisin oturtulacağı alan... ” incelemesinden sonra  o noktadan yola devam ettik. Başkanımız ve bizlerin paçalarına dikenler dalamış, yapışmış vaziyette toz toprak, kan ter içerisinde aşağıya doğru iniyoruz yol yok iz yok taşlar üzerinde sekerken kayalara tutunuyorduk kayıp düşmeyelim diye, arada bir aşağıda Menemen asfaltı uzaktan gözüküyor sonra bir tepeciğin arkasında kayboluyordu.

Yorgunluktan sıcak daha bi yakıyor, terler burnumuzdan damlıyordu. Nihayet Menemen Yoluna inebildik arabalar yolda bekliyordu. Bir belediye başkanı o tepelerde hem de güneşe yakın yerde. Böyle başlandı süslü adıyla katıatık bertaraf tesisine.

Yol açma çalışmaları başladı ufak araçlar dahi gider olduğunda altızları yani altı mahalle muhtarını topladım toprak yoldan tepeye çıkardım her yanımız taş; burası deponi, burası toplama alanı, burası tesisin binası, orası dip suyu arıtması... diye bir o taşın bir bu kayanın arkasını gösteriyor iki lafımda bir muhtarların yüzlerine inanıyorlar mı diye bakıyordum. İnanıyorlar ama “Bu kadar taş kaya nasıl olacak bu işler ya?” Der gibiydiler.

Tesis bitti beklenen gün geldi çattı. Cengiz Başkanımız heyecanlı bu kadar büyük ve işlevi geniş bir tesis onu da heyecanlandırıyor açılış günü yaklaştıkça daha bir telaş farklı bir sevinç, başarmanın sevdası sarıyordu her yanını, aklında fikrinde bertaraf tesisi, biz de bertaraf olmayalım hata yapmayalım diye yanına yaklaşamıyor onun uykusuz gecelerinin sabahlamasını biz yapıyorduk.

Çağdaş, çevreci, modern bertaraf tesisi (İzmir Büyükşehirde hala yok) bu kadarla kalmıyor dokuz merkezi noktada Turgutlu, Saruhanlı, Kırkağaç, Gördes, Demirci, Selendi, Sarıgöl, Akhisar, Salihli ilçelerinde toplama alanlarında ki bu ilçelerden semitrayler denilen büyük araçlarla taşınacak olan ilçelerin katı atıkları için merkezi toplama üniteleri yapıldı. Şimdilik 1,5 milyonluk kentin çöpünü ama sonra hiçbir ilave yapılmadan sadece makine ekipman eklemesiyle yıllar boyu Manisa ili geneline hizmet edecek bir tesis.

Darısı yakın zamanda bitecek olan Manisa Atıksu Arıtma Tesisi açılışının başına.