Okun yaydan çıktığını artık kabullenelim. Bu cümle hiçbir zaman pes etmek anlamına gelmesin.
Bu yaydan çıkan okun hedefinin neresi olduğu ve nereye saplanacağını belirleyelim. Bir çok hamasi laflar ile okun hedefini şaşırtmayalım. (BYD istihdam sağlamayacak, Manisa’ya faydası yok diyenler var. İstihdam sağlasa göç gelecek, göç gelince gecekondulaşma olacak, zaten bozuk olan Manisa, ekonomisi, eğitimi, sosyal hayatı, trafiği daha da bozulacak bırakın istihdam yerine robotlar çalışsın, ülke kazansın, biz de sütünden yağından nasıl faydalanırız onun hesabını yapalım bir başka yazımda bu et sütten de bahsederim.)
Herbirinin cevabı var. Tarım alanlarından bilinçli ve modern tarımla bire on alabilir miyiz onun hesabını onun çalışmalarını yapalım. Dünyanın ilacını gübresini kullandığımız bir tarım olmaz olamaz, hele bir de bu konularda dışa bağımlıysak. Az ilaç az gübre çok verim hastalıksız bir tarımı hedefleyelim kaybettiğimiz toprakları verimi yükselterek geri döndürmeye çalışalım. Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavara karşı koymak çok zor bu medeniyetin teknolojilerini tarıma yönlendirelim. Her türlü alet edavat ekipmanından tutunda ilaç, gübre, tohum, iç ve dış pazara kadar çareleri bu canavarı kullanarak geliştirelim. (Bkn: Nazım Şafak anlatıyor ama uzun vadeli anlatıyor dinlemek uygulamak istemeyenler günü kurtarma hesabındalar.)
Tarım alanı dediğimiz tarlaların ekilir biçilir arazilerin, bugüne kadar nasıl parça parça yok olduğuna şöyle bir kuşbakışı izleyelim:
Muradiye’nin batı ve kuzey batısı: Tekel tütün depoları, KHK yurtları, Yunusemre Belediye Şantiyesi, yetmemiş yeni şantiye genişleme alanı, büyükşehir belediyesi şantiye alanı, Akgedik Muradiye CBÜ Kampüs yerleşimlerinin çok büyük atıksu arıtma tesis alanı ve 10 sene önce 6000 nüfuslu dört mahalleden oluşan ve on senede çarpık gelişmiş Muradiye ve yeni imar planı ile genişleme alanı. Şimdi Yunusemre Belediyesi Muradiyeyi ilçe yapacağız diyor. Tüm bunlar ayaklar üzerinde ikinci kat bir Muradiye yapmakla olmaz nereye gidiyor mümbit tarım alanlarına. Bir on yıl sonra Muradiye, bir yönden Bağyoluyla öte yönden Yağcılarla birleşirse şaşırmayalım.
Gelelim Muradiye OSB ve TOKİ’lere. Allahtan buraları ekilir biçilir arazi değil. Doğa, ovada ne kadar taş kaya varsa bu bölgeye toplamış. Buraları, yok olan Muradiye Ovasına yapılacak yerleşimlere ayırmak için bize bırakmışlar. Mevcut TOKİ’lerden çok daha geniş bir alan. Yapın uydu kentleri sağlayın raylı sistemle ulaşımı önleyin çarpık yapılaşmayı Allah razı olsun diyelim.
Gelelim Menemen yolu üzerindeki Akgedik kavşağına Buradan kuzeye Yağçılar’a bağlanın hem araçlar hem raylı sistemi taşıyacak cafcaflı bir köprü yapın. Gedizi de geçin hatta Menemen yolunu geçtiğiniz köprüyü uzatın aynı şekilde Gediz’i de geçin, köprünün kuzey yönündeki ayağının bastığı yere, her türlü donatısı olan donanımı olan gelişmiş çağdaş imar planını yapın. (Bu dediğim köprü ayağının bastığı yerde Ruh ve sinir hastanesine ayrılmış 200 bin metre kare alan var kaldırın yapmayın mevcut hastanenin nesi var kocaman bahçesi eski binaları var burayı planlayın.) Bu bölgede Uzunburun bölgesi gibi, taşı toprağı kayaların toplandığı alan. Bu taşı toprağı altın yapın konutları buraya yamaçlara paralel basmak basamak sıralayın. Bu bölgeler hazine alanı çok az sit alanı da var. oraları da arkeopark yapacağız deyin siti aşın.
Bir yandan şehir içi ulaşımında kullanacağınız raylı sistemin biraz farklısını banliyö trenini; Çobanisa’dan kaldırın, hatta Turgutlu’ya kadar uzatın, Akpınar, Nurlupınar, Kazım Karabekir, Ahmet Bedevi duraklarından, Manisa İstasyonuna buradan Horozköy, Muradiye Akgedik kavşağından dönün Yağcılara, bu yeni yerleşimlere ulaşın hatta CBÜ’ye bile gidin. Şimdi, Bağyolu ile Gülbahçe arasına, zeytin ormanının içinde baraj manzaralı villalar yapılıyor buraya kadar uzatıp bu trene ring yaptırın. Planlarken hızlı tren projesini, hattını es geçmeyin.
Tarımı da kurtardık, sanayiyi memnun ettik, insanları da keşmekeşten kargaşadan arındırarak mutlu ettik.
Bu işler sabır ister geleceğe yatırım böyle yapılır günü kurtaralım derseniz saksağan gibi sekerek imar yapar içine de edersiniz.
Yeri gelmişken Rahmetli Belediye Başkanı Ertuğrul Dayıoğlu’nun başından geçmiş bir anısını anlatayım. Ahmetli Sol Sahil Sulama Projesi kapsamında su kanalları ve kanaletlerle Manisa ovasını sulu tarıma açmışlardı 60 sene önce. Nurlupınar Akpınar malumunuz gecekonduların ilk başladığı mahalleler. Bu mahalle sakinleri Dayıoğluna gelmişler, “Su kanallarında çocuklarımız yüzüyor, boğuluyor, ayrıca karşıdan karşıya geçemiyoruz” diye şikayette bulunmuşlar. Dayıoğlu “Siz gidin ben oraya geliyorum yerinde inceleyelim” demiş. Reis arabadan iner inmez, “Aaaa bu kanalı ne zaman yapmışlar” diye hayret ifadesiyle sormuş. “Yaa resi bey o kanal vardı zaten” dediklerinde. “E kardeşim göz göre bu kanalın neredeyse içine gelmiş ev yapmışsınız kanalın suçu ne?” Deyivermiş.