Bozköy Deresi; Bozköy’ün köy olduğu zamanlarda Spil’in çamlık alanından çıkar önce dik vadiden bazen çağlayarak hızlıca, Bozköy’ün en batısına geldiğinde sürükleyip getirdiği çakıl taşları arasından çağıldayarak berrak bir şekilde tertemiz akardı. Bozköy sınırlarından çıktığında şimdiki Adliye ve Emniyet Müdürlüğü’nden çok önceleri Topraksu Gediz Planlama binalarının yanından İzmir-Bursa Sür’at Yolu’nun (Mimarsinan Bulvarı) altından, Tevfik Lav Spor Tesisleri ile Migros’un arasından akarken yatağında sürüklediği çakılları buralara bırakırdı. O zamanlar; Manisa Büyükşehir Belediyemizin spor tesislerine adını verdiği Rahmetli Tevfik Lav o yıllarda yeni doğmuş, Migros, kapalı kasa kamyonet arkasında sokak sokak dolaşıp arka kapılarını açarak ilk defa İstanbul’da bakkaliye ürünleri satma işine henüz başlamamıştı.


 

Migros'un hemen yakınına DSİ Müdürlüğü Bozköy Deresi’nin taşkınlarını önlemek için yüksekçe bir sed yapmış, seddin üzerindeki yoldan Horozköy’e gidilirdi. Bu seddin sınırlayarak aktığı Bozköy Deresi burada yaygın bir şekilde akarken taşıdığı çakıllar bu bölgeye birikirdi. Çakıllar at arabalarına küreklerle doldurulur Manisa içindeki inşaatlarda elle karılan bir veya iki katlı evlerin betonlarında kullanılırdı. Katlar arttığı zamanlar geldiğinde kamyonlar yazın kuru olan dere yatağının içine girer köstebek gibi dere yatağını oyarak aldıkları çakıllar ile bu defa betoniyer ile karılarak yapılan betonları dört beş katlı inşaatlarda kullanırlardı. Migros’un olduğu yer biraz belediye biraz da vatandaşın kullandığı çöplük alanıydı. Çöplerin bir çoğunu su alıp götürsün diye, derenin içinden alınan çakıl oyuklarından dolayı içeriye giremedikleri için dere yatağının kenarına atılırdı.


 

1970’den itibaren Küçük Sanayi Sitesi için kamulaştırma çalışmaları başladığında bu bölgeler Organize Sanayi Bölgesi’ne kadar bağlık bahçelikti. Bol sulu lezzetli Papaz eriklerin, al renkli iri Napolyon kirazların, sapsarı iri taneli salkımlarından bal akan Sultani’ye üzümlerin, kokusu bağı saran Misket üzümlerin, Morumsu Şam üzümlerin, Çengelcik armutların, Lop ve Bardacık incirlerin, aromalı Diş Bademi ağaçlarının, sonbaharda yedisinden yetmiş rengine kadar bürünen Çitlembik ağaçlarının, şakıyan Saka kuşlarının nesli tükenmiş Sarıasma’ların, empresyonist ressamların dahi boyayamadığı sivri uzun gagalı Arı kuşlarının, yumruktan küçük Kızılgerdan Nar bülbülerinin, insancıl Boz renkli Serçelerin, sofralık siyah zeytinlerinin yetiştiği, bunları seven kaçarken bed sesleri ama eşine kur yaparken türlü nağmeler döktüğü, çıkardığı sesler ile güzel ötüşlü Karatavuk’ların, adını sayamadığım ama çocukluğumda arkalarından sapanta ile koşarken benimle dalga geçen güzel renkli, bol ötüşlü kuşların yaşadığı bölgeydi. Bozköy Deresi, Safrançayı, Karaçay buraları sularıyla besler, tüm tabiata hayat verirlerdi.


 

Düşünce Adamı derviş edalı Mimar Turgut Cansever “İnsan kenti yaratır” der. Dereleri beton duvarlar ile sınırladık hatta örttük, ağaçları, tabiatı körelttik, toprağı dahi kent malzemeleri ile asfalt, beton ile kapattık. Ne tabiat ne insanlık nefes alamıyor artık. Yolumuzdan saptık, neyse biz yazımızdan sapmayalım.


 

Rahmetli Ertuğrul Dayıoğlu’nun ilk belediye başkanlığı döneminde bacasından kapkara dumanlar çıkan asfalt şantiyesini çöplüğü kaldırıp buraya kurmuştu. Buradan 1980’li yıllarda yapımına başlanan Saruhan Oteli’ne doğuya doğru sür’at yolu boyunca yürüdüğümüzde; yakın zamanda hakkın rahmetine kavuşan 1977 dönemi Manisa Belediye Başkanı olan Rahmetli Ersan Atılgan Laleli’nin altyapısını ihale ettiğinde bu bölge, Gecekondu Önleme Bölgesi adı altında yeni yeni yapılaşmaya başlamıştı. Saruhan Otel’in ön tarafında gruplar halinde açık alışveriş merkezi gibi işyerleri vardı. Murat 124, Kartal, Şahin gibi sözde modeli değişmiş arabalar ile 12-9 gibi rakamların model olduğu Reno marka araçlardan başka araç bilmediğimizden, Merhum Başbakan Turgut Özal’ın ekonomi reformu ile yurt dışından araçlar ithal edildiğinde otomatik vitesli, otomatik kapı ve camlı araçları tanıdık. Bahsi geçen işyerlerin birinde Arif Koşar Japon malı Mazda showroom’u açmıştı. Böylelikle araç piyasasında yeni bir dönem başlamıştı. Bu işyerleri bir zaman sonra yıkıldı, boş alan olarak kaldı. En son Lunapark olarak kullanılan bu alana 2010 yılında Çanakkale Müzesi ve Atatürk Sergi salonu yapıldı. Bu alana bitişik Manisa Prime inşaatı başladı. Komşu parselde 2014-15 yıllarında Manisa’nın ilk AVM’si olan Magnesia açıldı.


 

Magnesia’ya komşu olan bu parselde otel, yeme içme mekanlarının ağırlıklı olduğu AVM’den oluşan ‘Manisa Prime’ kompleksinde bulunan Manisa Büyükşehir Belediyesi binasının inşaat çalışmalarında son aşamaya gelindi. Manisa Ticaret Odası’ndan kiralık olarak kullandığı binasından bugünlerde taşınacak. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Cengiz Ergün’ün çok yakından takip ettiği modern bina, günümüz teknolojisine uygun olarak donatıldı. Büyükşehir hizmet birimlerinin tümünün il genelinde hizmet vereceği binası ile birlikte ‘Manisa Prime’ kompleksi yaz başlarında tamamlandığında, Manisa’mıza çok büyük katma değer sağlayacağı gibi aynı zamanda Manisa’mızın görünen modern yüzü ile birlikte, Süreyya Piknik Alanı’ndan Gediz Köprüsü Kavşağı’na kadar uzanan Mimarsinan Bulvarı, Yeni İmar Planı ile Manisa’mızın parlayan gerdanlığı olacaktır.