1992 kuruluş yılı, o yılda biz de kurucular (mütevelli) heyetinde görev almıştık. İlk yıllarda nerede boş kamu binası var oraya yerleşti. Rektörlük uzun yıllar askeri kapalı salonunun bulunduğu milli savunmanın eğitim ve spor amaçlı kullanılan bölgesinde hizmet verdi. Kapalı salon, yüzme havuzu gibi hazır tesislerin bulunması sayesinde BESYO (Beden Eğitimi Yüksek Okulu) kurularak eğitim verdi. Bu okuldan, spor akademisinden çok sayıda mezun verdi.
Bir tekerleme haline gelmiş Olan;
— Nerelisin?
— Manisa’lıyım.
— Aaa ben askerliğimi orada yaptım Manisa’yı bilirim.
Tekerlemesinin bir başkası yerini almıştı.
—Spor hocasıyım.
—Nereden mezunsun?
—Manisa Spor Akademisinden.
O yıllar ülkemizde az sayıda olan spor okullarında Manisa önemli bir mevkideydi. Spor akademisine girmek pentatlon yarışmasına benziyor, öğrencilerin suyunu çıkarıyorlardı. Ama spor hocası olarak hala görevde kalanlar bizim akademiden mezun olanlardır.
Evet. Nerde boş yapı oraya yerleş. Kervan yolda dizilir mantığı ile gelişti.
Muradiye’ye, şimdiki yerine kampüs yapılması planlandı. Prof.Dr. Ümit Doğay Arınç rektör. Mimar, inşaat mühendisi ve şehir plancılarına görev vermişti. Güzel bir yerleşim, kampüs planı ile birçok binayı avan proje olarak planlamıştık. Ben kütüphane binasını planlamıştım.
Daha sonra bu planlar uygulanmadı.
Kurulduğu yıllarda da Manisa’da çok konuşuldu. Faydası olur mu?
Üniversite ile Manisa birlik olur mu? Manisa bu üniversiteyi hazmedebilir mi? Gibi. Celâl Bayar ismine dahi karşı çıkanlar çok oldu. Manisa hala, Celâl Bayar Üniversitesi’ne ekonomik getiri gözüyle bakıyor.
Ancak: Hangi şehirdeki üniversiteyi o şehir halkı biliyor, rektörünü tanıyor, ne getirip ne götürdüğüne bakıyor. Bizim gibi az nüfuslu şehirlerde belki. Bu düşünce daha çok ilçelerde var. Bir yüksekokul kurulsa da öğrenci gelse çarşıda pazarda bir hareket olsa, kalkınsak. Diyorlar.
Varyemez Amca amerikan malı bir çizgi filmdi. Varyemez Amca filmde göz bebeklerinde dolar ($) işareti ile gezerdi.
Manisa; Sanayi bölgesinden fayda yok, üniversiteden fayda yok, dışarıdan
geleceklerden umutlanmak kaderimiz oldu! Ama nüfusu arttığına göre Manisa’da bir şeyler var! Son ümit Volkswagen’de. Biz alışığız davul zurna çalar oynarız sonra arkamıza bakar evimize döneriz.
Mis gibi Gediz Ovası, adam diksen bitecek toprakları, havası, suyu, üretimi, ticaretini, değerlendirme, Gediz’i kirlet, ovayı hallet...
Bunlar uzun hikayeler.
Ama işin aslı eğitim, öğretim ile kalkınma. Üniversiteye dolar işaretli gözle değil kültür seviyemiz olarak bakalım. TÜİK verilerine göre Ege’de üçüncü olan Manisa Celâl Bayar Üniversitemizde toplamda yani prof, doçent, dahil 1715 öğretim üyesi varmış, 235’i profesör.
50 bin civarında da öğrencisi var.
Kültürel açıdan, köklü tarihimiz, geleneksel geçmişimiz açısından neler kazanırız?
Kültürlü, eğitimli, sanatsever bir toplum olabilmemiz için üniversiteden neler beklemeliyiz?
Manisa yeni yapılacak, açılacak müzeleri ile çıtayı yükseltirken üniversiteden kütüphanesinin bilgi hazinesi ile araştırma geliştirmede faydalanabileceğimiz bir seviyeyi, Manisa’mız hakkında kitaplar, belgeseller hazırlanmasını araştırmaların yapılmasını, beklemeliyiz. Uluslararası temaslar ile dünyada olandan bitenden haberdar olmayı, teknolojik ataklar beklemeliyiz. Turizmde, kırsal kalkınmada, enerjide, çağdaş projeler üretmesini beklemeliyiz. Daha birçok beklentilerimiz olmalı. Bunlar sadece bizim beklentilerimiz. Eğitim seviyesi ile Manisa’mızın sesini duyuracak öğrenciler yetiştirmek asli görevi zaten.
Ayrıca: Üniversite hastanelerinin ulaşım ve eğitim açısından şehrin merkezinde olması gerekir. Bu ana fikirden hareketle Manisa’nın en değerli yeri, 1994 yılında yapılan mevzii imar planı ile üniversite hastanesi olarak planlandı. O daracık alana üst üste plansız binalar yapıldı. Altından geçen dereye tedbir alınmadığı için bu alanı çok sular seller bastı. Maddi zararlar oldu. Bunlar telafi edilebilir. Son zamanlarda Manisa’da yapılan iki büyük hastane doktor yetersizliği nedeniyle büyüklüğüne modern yapısına rağmen istenen hizmeti veremiyorlar.
Üniversite hastanemizin bir ihtisas, araştırma ve önemli hastalıkları tedavi edici yönü ve teknik donanımı ile hizmet vermesi amaçlanmalıdır. Manisa’lı hala Ege Üniversitesine gidecek, İzmir’deki hastanelerden doktorlardan derdine deva arayacak ise hala yapılmakta olan üst üste binaların hiçbir önemi yok.
Manisa Belediyesi’nin 2010 yılında yaptığı fakat kabul edilmeyen imar planında bu alanın genişlemesi için 100 bin metrekare rezerv alan ayrılmıştı.
Yukarıda bahsettiğim konuda Organize Sanayi Bölgesindeki 190’na yakın büyük firmalar, (hatta en büyüklerinden bir tanesi milyonlarca para verip televizyonlarda reklam yapan bir başka şehrin futbol takımına sponsor oldu.) Celâl Bayar Üniversitesi’ne teknolojik ve donanım desteği vermeli diye düşünüyorum.
Bir yerde kuyu, sondaj hatta artezyen ile yeraltından su çıkarılıp da kendi amacına hizmet için kullandığında, yanı başına gelen geçen insanların, hayvan haşatın su içmesi için çeşme yapması bir yaptırımdan ziyade örfümüz, adetimiz, geleneğimizdir.