Merhabalar… Bu hafta sizlerle ukde duygusu hakkında konuşacağız. Yüreğimizde sakladığımız o gizli sandıkları açma vakti geldi.
Ukde kelimesi, Sinan Paşanın önemli bir eseri olan Tazarruname’si bu kelimenin kullanıldığı ilk yazılı kaynaktır. Birinci anlamı: düğüm, yumru. İkinci anlamı ise içe dert olan şey… Kelimelerin kökenlerine baktığımda görüyorum da kelimeler ne kadar da açık sözlü değil mi? Kelime, duyguyu tam anlamıyla ifade ediyor.
İnsanın hayalleri, hevesleri, tatmak istediği birçok duygu, deneyim daima olur. Bazısı kadere yükler sorumluluğu, bazısı ise kendini suçlar, içi içini yer hayatı boyunca. Her akla gelişte boğazı düğüm düğüm yapan sızısını en derinden hissettiren o duygu. Keşke ünlemli o uzun konuşmalar, derin ahlar… Bugün geriye kalan ise boynu bükük heveslerimiz. Zamanında adım atmak da geç kaldığımız veyahut el atmaya hiç yeltenmediğimiz ya da çok isteyip bazı şartlardan dolayı arkaya attığımız hevesler. Söyleyemediklerimiz, sustuklarımız, adım atamadıklarımız… Her biri birer düğüm yüreğimizde.
Sizinle, başarılı bulduğum bir yazar olan Nermin Yıldırım’ın Misafir adlı romanından bir paragraf paylaşmanın tam da yeri olduğunu düşünüyorum:
‘Demek bir şarkıyı mırıldanamamak, onca sene bir ukde gibi büyüyebiliyor insanın kalbinde. Okunmamış şiirlere benziyordur belki söylenmemiş şarkılar da. Bir şeylerin eksik kaldığını bilmenin kederi, neyi kaçırdığını bilememenin merakına karışıyordur ömür boyunca.’
Kim bilir. Bu iç çekişlerimizin özünde kaç ukde gizlidir. ‘Sonra yaparım bir aralar ‘ ummadığımız bir anda hissettiriyorlar kimsesizliklerini. Ve o uzun hülyalı bakışlar…
Gözlerinizin daldığı yerde her ne olup bitiyorsa, bir zamanım olsa da yapsam dediğiniz, bir fırsat olsa da başlasam, denesem, tatsam dediğiniz her ne var ise şimdi tam sırası... Harekete geçmek için en iyi zaman şuandır. Bir şeyi gerçekten yapmak istiyorsanız her zaman imkan vardır. O düğümleri açma vakti gelmiştir belki de. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere… Hayallerinize bir adım daha atmanız temennisiyle hoşça kalın.