Bir 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü daha geride kaldı…
Kamuoyunun gerçeğin ışığında yol almasını sağlayan, her koşulda görevleri peşinde koşan ve doğru bilginin aktarılması için gece gündüz demeden emek veren basın mensupları için önemli bir gün.
Ülkemizde gazetecilere ne kadar değer verildiği tartışılır bir konu… Yani bence son yıllarda gazetecilerin itibar kaybettiği bir gerçek.
Unutulmaz isimlerden olan Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı gibi gazeteciler mesleğini icra ettiği için öldürüldü.
Bu mesleği gerçek anlamda yapmaya çalışan isimler ülkemizde üstü örtülen veya örtülmeye çalışan gerçekleri ortaya çıkarıp kamuoyunu aydınlattılar. Gazeteciler olmasaydı çoğu olayın üstü kapatılıp gidecekti.
Spotlight filmini izlediyseniz bilirsiniz, bir grup gazeteci kiliseye meydan okuyarak taciz skandalını ortaya çıkardı. Yine benzer bir şekilde son günlerde konuşulan Epstein ve ünlü isimlerin çocuk istismarı olaylarının peşine de bir gazeteci düştü…
Bugün hepimizin şaşırarak ve “Bu dünya nereye gidiyor?” dediğimiz o dava dosyaları hep bir gazetecinin eseri.
Gazetecilik çok güzel bir meslek. Gerçeği aramak, toplumu aydınlatmak, sessiz kalmak yerine ses olmayı seçmek, merak etmek…
Kolay iş değil gazetecilik. Günümüzde daha da zorlaşıyor. Hakları ellerinden alınıyor ve kısıtlamalar altında çalışmaları bekleniyor.
Gazeteciler bu şekilde nasıl işini yapacak?
Elbette yapar ama buna gerçekten gazetecilik diyebilir miyiz?
Yaşadığımız dünya toz pembe değil. Olayları toz pembe olarak aktarmak ne kadar mümkün?
Gazeteciler Polyanna değil. Her şeyin her zaman dolu tarafını göremeyiz. Zaten görmemeliyiz de.
Gerçekleri olduğu gibi aktarmak, bizim temel görevimiz. Kimseyi yönlendirmeden, kutuplaştırmadan…
Hakikati bu kadar net yaşayan insanlara toz pembe bir dünya lanse etmek bizim işimiz değil. Hiçbir zaman da olmadı.
Gazetecilik dediğimiz zaten bu değil…
Şu anda sizler bu satırları okurken birçok gazeteci haber peşinde koşuyor, olayları izliyor ve gerçekleri ortaya çıkarmak için çaba harcıyor. Ancak bu çabalar gazetecilere özgürlük verildiği takdirde gerçek bir anlam kazanıyor.
Gazeteciler gün değil, işlerini doğru ve özgür şekilde yapıp haklarının verilmesi istiyor!
Özgür bırakıldıkları sürece insanlara aktarılan bilgi o kadar doğru ve net olur.
Gazetecilerin hakları olmadan 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün pek bir anlamı kalmıyor… Hep sözde kalan haklar mesleğe darbe vuruyor.
Umudum daha özgür bir basının olduğu geleceğin olması.
Son olarak, tekrardan tüm gazetecilerin ve geleceğin gazetecilerinin 'Gazeteciler Günü'nü kutluyorum.
Daha aydınlık yarınlar ve özgür bir basın dileğiyle…