Son dönemde ülkemizi derinden sarsan kadın, çocuk ve hayvanlara yönelik şiddet ve cinsel istismar vakaları, hepimizin vicdanında onulmaz yaralar açtı.

Bu zalimlik, toplumun derinlerinde kök salan ve önlem alınmadıkça daha da büyüyen bir sorun haline gelmiş durumda.

Her gün karşılaştığımız bu acı dolu haberler, caydırıcı yasal süreçler işletilmediği sürece toplumsal vicdanı daha da kanatmaya devam edecek.

Eğer Türkiye, yüzyıllar boyunca var olmayı sürdürecek ve yozlaşmadan arınarak ahlaki değerlerini güçlendirecek bir gelecek inşa etmek istiyorsa, kadını, çocuğu ve hayvanı her türlü tehditten koruyacak yasaları derhal devreye sokmalı. Bu yasalar sadece kağıt üzerinde kalmamalı, kararlılıkla ve tavizsiz bir şekilde uygulanmalıdır.

Eğer bu yapılmazsa, insanların güvenliği ve toplumumuzun geleceği tehlike altında olacak ve sağlıklı bir şekilde ilerlememiz asla mümkün değil.

**

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, en zorlu şartlarda bile eğitimin önemini vurgulayan bir liderdi. Sakarya Savaşı'na hazırlık yapıldığı dönemde Maarif Kongresi’ni toplaması, eğitimi bağımsızlık kadar elzem görmesinin bir göstergesiydi. 1920'lerde kadın ve çocuk hakları konusundaki atılımlarımız, dünya ülkelerine örnek olacak nitelikteydi.

Bugün, Türkiye’nin bir kez daha bu öncü rolünü üstlenmesi ve kadınlar ile çocuklar için güvenli ve onurlu bir gelecek inşa etmesi gerekiyor.

Bir toplumun temellerini sağlamlaştırmanın yolu, kadınların ve çocukların eğitimli bireyler olarak yetiştirilmesinden geçer. Eğitimli anne-baba geleceği inşa edecek bireyler yetiştirir; bu çocuklar da büyüdüklerinde topluma yön veren, adil ve bilinçli birer vatandaş olurlar. Donanımlı bir nesil, eğitimsiz bir toplumu dönüştürebilecek güce sahiptir.

**

Bugün ise artan kadın cinayetleri ve çocuk istismarları, toplumumuzun karanlık bir yüzünü ortaya koyuyor. Bu durum, Türkiye’nin hedeflediği güçlü devlet vizyonuna asla yakışmıyor.

Siyasetçilerin, geleceğe dair büyük idealleri olan her bireyin, bu konuda derin bir sorgulama yapması gerekiyor: "Ne yapıyoruz?" sorusunu kendilerine sormalılar. Bunu yapmak için iktidar ya da muhalefet olmak gerekmez; insanlık onuruna sahip çıkmak yeterlidir.

Teknolojinin hızla geliştiği bu çağda, eğitim eksikliği büyük bir soruna dönüşüyor. Eğitimli bireyler için teknoloji bir ilerleme aracı iken, eğitimsiz toplumlar için bu araç, bilinçsiz kullanım sonucu toplumu daha da derin bir karanlığa sürükleyebilir. Özellikle çocukların sosyal medya platformlarında zararlı içeriklere maruz kalması, geleceğimiz için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Kişilik gelişimini tamamlamamış bu çocuklar, yanlış değerlerle büyüyerek toplumun ahlaki yapısını bozabilecek bireyler haline gelebiliyor.

Bu nedenle, eğitimin önemini her fırsatta vurgulamalı ve çocukları sağlıklı bir gelecek için hazırlamalıyız. Kadınları ve çocukları koruyan, haklarını güvence altına alan yasaları hızla hayata geçirmeli ve bu yasaların etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamalıyız. Toplumsal çöküşün önüne geçmek, ancak eğitimi, adaleti ve ahlaki değerleri öncelikli hale getirmekle mümkün olabilir.

Aksi takdirde, her geçen gün daha da derinleşen bu çöküşte sorumluluğumuz artacak. Hem vicdanen hem de tarih önünde, geleceğimizin sorumluluğunu taşımak zorunda kalacağız.

Sağlıklı bir toplum ve insan onurunu koruyan bir gelecek inşa etmek için, eğitim, ahlak ve adalet ilkelerini daha güçlü bir şekilde yaşama geçirmeli ve bu adımları bir an önce atmalıyız.

Artık harekete geçmenin zamanı!