Bazı insanları anlamak gerçekten zorlayıcı olabiliyor… Hatta sadece anlayamamakla kalmayıp şaşkınlıkla izliyorum.

İnsanın hayatta bir amacı olmalı, ancak bazıları kendileri dışındaki her şeyi odak noktası haline getiriyor. Zeki bir birey, yaşamının anlamını unutmadan ilerler ve ona göre hayatlarını sürdürür. Ayrıca, bu dünyada yaşayan her varlık, bir görev veya sorumluluk üstlenir. Bir çiçek bile kendi görevinin sorumluluğunu üstlenip işini özenle yapar ve bu yüzden her yerde çiçek açmaz… Güneşin ve suyun sevgisiyle büyürler.

Anlatmak istediğim, bu dünyada ne yazık ki sorumluluk bilincinden yoksun insanların olduğu. Kendi işleriyle ilgilenmeyip, başkalarının hayatını eleştiren bir grup insan. Üzülerek ifade ediyorum ki, bu durum gerçekten acınası...

Merak bazen, yıpratıcı bir duygu olabilir. Merak, asıl amaçları unutturabilir ve çevresindekilerle olan bağları soğutabilir. Bu durum insanın kendisine dönmesine ve yalnızlaşmasına neden olur.

Şunu çok merak ediyorum bu insanların hiç mi işleri yok? Benim kendi işlerime dahi vaktim yetmezken, kişilerin sürekli başkalarının yaşamlarıyla ilgileniyor olmalarına anlam veremiyorum. Herkesin özel hayatını mercek altına alınması beni şaşırtıyor. Bazen düşünüyorum, insanın kendi dünyasında dönüp durması ne kadar zor. Aslında çok kıymetliyiz, zamanımızı boş işlerle harcamamalıyız. Herkesten çok çaba sarf etmeli ve yapacağımız işin bilincinde olmalıyız. İşimiz de yoksa bir meşguliyet bulmamız gerek kendimize.

Saatlerimizi ne kadar dolu geçirirsek, o kadar dolu bir nefes alırız. İşlerimiz ne kadar çoksa, dinlenme ihtiyacımız da o kadar artar. Geceleyin başımı yastığa koyduğumda, yaptığım işlerin tatlı yorgunluğu ve haklı bir dinlenme hissiyle gözlerimi kapatmalıyım. Bu, sadece yatma saatinin gelmesinden değil, yapılan işlerin verdiği huzurdan kaynaklanır. İnsanı ayakta tutan ve yaşama enerjisi veren şey, ürettiği işlerdir. Her yeni başarı insanı yeniler, daha fazlasını elde etmek ister. Bu yüksek hedeflere ulaşmak anlamına gelmeyebilir, çünkü bir ev hanımı bile örgü örerek kendini yeniler, üretir ve boş durmaz. Kitap okuyan biri, sadece oturduğu yerde durmuyor; içsel bir yolculuğa çıkıyor. Ufak adımlar, büyük hedeflere yol açabilir. İşleri bir arada yönetebildiğimiz kadar yönetmeli, hayatı sıkışık ve verimli yaşamalıyız.

Evet, gördünüz mü? Hayat gerçekten de yaşayanlar için ne kadar kısa. Bunun yanısıra böyle bir hayat yaşayanların kendilerini düşünmediği kadar başkalarını düşünen insanlar var. Onlar için ciddi bir iş bu yaptıkları… Ciddi bir sorumluluk olarak görüyorlar. Kendi yaşamlarını önemsiz sayarlar. Çünkü başkalarının hayatı onlar için hep daha kıymetlidir… Sürekli onların peşinden koşma zorunluluğu hissederler.

Bırakalım herkes kendi ailesine odaklansın, kendi sorumluluklarına sahip çıksın. Herkes yapması gereken işi yapsın…

Herkes işine odaklansın ki, kaçacak bir yer aramak zorunda kalmayalım!