Yasa çıkalı bir yıl oldu, altı ay sonra bende bi ucundan yakaladım yasayı.
Bu yeni bir heyecan kattı hayatıma.
Artık benim de bu ülkede sayıldığım anlamına geliyordu aklıma.
Bu heyecanla attım kendimi sokağa.
Bu birincisi dedim, daha sayılacak çok şeyler çıkacaktır karşıma.
Sabır. Bunca yaşanmışlıklar bunca kahır.
Ayrılmaz ikili Kahır sabır, Kahra sabır gösterildiğinden,
Mükafat gelecek kendiliğinden.
Züğürt tesellisi gibi geliyor kulağa.
Tebessümler dudaklarımda.
Hem yürüyorum hem düşünüyorum banka emekli maaş kuyruğuna giderken. Bir araca binmeliyim.Trafik emekli işi diyorum kendi kendime. Durakta beklemesi ayrı, otobüse binip yol alması ayrı, otobüste ki maceralı yolculuklar ayrı. Hele bi de oturacak yer veren oldu mu? Değmeyin keyfime. Acelem mi var gideceğim yere? Bu gibi durumlarda zaman geçmez, Allahım ne büyük saadet. Bugün otobüs, yarın metrobüs, hafta sonu metro, hafta başı tiyatro. Metroray, marmaray, tramvay, vay anam vay, yemede yat. Gel yat, git yat, Konya altı saat.
Boğaz desen ayrı bir fırsat. Vapurlar, eskileri var yenileri pek rahat. Çingene vapuru her iskeleye uğradığında, arabalıları var aralarında. Gazete koltuğunun altında okuyor gibi yapsan da, seyyarcılar gelir birazdan. "Kalem beşi bi yerde, çakmak hediye, el feneri yanında pilde." Katla gasteyi seyreyle temaşayi.
Bir hayli zaman geçti, bugünü de akşama kattık derken vapur Rumeli Hisarı’ndan dönerken gün de dönmüştür.
Dünya döndükçe her gecenin bir sabahı vardır mutlak
Elbet gün dönecek aylar yıllar geçecek sabahlar hep olacak.
Sabahlar olmasın dediğim günler çok gerilerde kaldı.
Eyüp Sultan’da sabah ezanı, dört yanı sardı.
Namazdan sonra, Piyer Loti sessiz, sakin zaman.
Kahveyi yudumlarken haliç durgundur her zaman.
Epeyi oturmuşum dedim, artık kalkayım,
Ancak varırım, öğleyi Yeni Cami’de kılayım.
Mısır çarşısından geçtim, baharatlar rengarenk
Alıcılarda ayak oynamaya başlamış, satıcılarda ayrı bir ahenk.
Kah selam bazen kelam, Kapalı Çarşı’ya geldiğimde,
Vakit güneşle gizlenmiş, ikindi oldu mu ne?
Çıktım çarşıdan, Nuruosmaniye’de kıldım ikindiyi,
Allah Allahh, kubbeden indirdim kamet getiren müezzini.
Akşam'a vakit var derken saate baktım,
Aklım sıra bugün zamanı bir hayli uzatacaktım.
Oysa bu ezanlar, bu manevi, bu ulvi hava
Benim ki hevesmiş, dünyalık için heva.
Süleymaniye’den göründü boylu boyunca boğaz, alaca sularıyla.
Yahya Kemal'i andım. akşama girerken camiye ezanla,
"Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul’un ufkunda bu kudsi tepeyi."
Yatsıya ömür yetmedi selalar verildi sabah Sultan Ahmet’ten
Ecel, hayret bu kadarda mı acil geldi? Beş vakte bile yetmeden.