Nedir vefa? Kopmasına izin vermediğimiz gönül bağı mı? Geçmişe olan sadakat mi?
Yaramıza merhem olanları ya da en mutlu anlarımıza tanık olanları, en zor zamanımızda elimiz kolumuz olanları kalbimize mühürleriz. İşte o mühürdür vefa. Öyle bir mühürdür ki ömrünün sonuna kadar insana eşlik eder. Kendini daima hatırlatır.
Bence vefa; en güçlü, en manevi duygu… İnsan, zorunda olmadan, kendi isteğiyle barındırır yüreğinde bu duyguyu. Kalbi tazeleyen en saf duygu… Ne var ki bizi hiç beklemediğimiz bir anda o kişiyle yaşadığımız kıymetli anlara götürebilir. Söyler misiniz? Aradan yıllar geçse de araya yollar girse de iki insanı kör bir düğümle bağlayan bu kadar güçlü başka hangi duygu var ki?
Peki ya gönlümüzdeki vefa duygusu, sadece bir kişiye mi mahsustur? Aşka vefa vardır mesela. Aşkın kendisine... İnsan ne kadar kırık dökük deneyim yaşamış olsa da bırakmaz onun peşini. Onu kötü anmaya ne dili ne yüreği gider. Aşkın ona tattırdığı hissiyata vefalıdır.
Hayallerine vefalıdır. Gerçekleşeceğine olan inancına… Hayatında ne ile karşılaşırsa karşılaşsın bırakmaz onları. Bugünlere onların verdiği güçle azmini cilalamıştır çünkü. Hikayesinin mutlu bitmesi için onlara ihtiyacı vardır.
Yaradan'a vefalıdır insan. Acının doruğunda olsa da zamanın durmasını istediği o mutlu anları unutamaz. Şükür de bu sebebiyetle vardır.
Sahip olduğu nimetleri, ona nasip olan güzellikleri hatırlar. Her deneyimin bir sebebi olduğu, yaşanılanların onu bir nebze daha pişirdiği bilincindedir.
Kendine vefalıdır insan. Bir düşünsene! En büyük sadakati kendine göstermelisin aslında. Hatırlamak istemediğin, yüz kızartıcı hatalar da yapsan, düşünürken derin bir ‘ Ah! ‘ çektiğin pişmanlıkların da olsa yüreğinde barındırdığın o güzellikleri sen biliyorsun. Her ne yapmış olursan ol. Günahınla, sevabınla bugünlere kendin ile baş başa geldin. Bu hayat yolunda bitmeyecek tek vefa sana ait. En güçlüsü ise benliğine olan sadakatin… Bu yol senin!