Gün geçtikçe bazı değerleri yitirdik. Hoşgörü, saygı, tahammül, empati, takdir etme. Zor rastladıklarımız artık. Günümüz hayat şartlarının da belki etkisi olabilir ama doğrudan buna bağlamıyorum kesinlikle. Bu, insanın tamamen kendisiyle alakalı bir durum. İnsan içinde bulunduğu şartlara göre ayarlıyor artık kendini. Şartlar onun lehineyse, iyiyse herkes iyi, aksi durumda ise her şey kötü. Bilmiyor ki, ne ekersen onu biçersin halini yaşadığını.
Aslında hepimizin içinde negatif ve pozitif bir aradadır. Kişi hangisini seçerse onu yaşar. Yaşadığımız hayat bize hem olumluyu hem de olumsuzu sunar. Burada seçim bize kalmıştır. Eğer hep olumsuzu görmeyi ve onu yaşamayı seçerseniz vay halinize, vay halimize.
Hep mutsuzdurlar. Mutlu insanların mutluluğundan da rahatsızdırlar. Bu durum onlarda huzursuzluk yaratır.. Huzur bulabilmek için de çevrelerine huzursuzluk verirler. Olumsuz olay ve duygularla beslenen bu insanlar hayatı bu şekilde gördüklerinden, hayat enerjileri negatif olduğundan, sürekli olarak şikayet edecek bir şeyler, didişecek birilerini bulurlar.
Zaman zaman kendilerini çok değersiz hissederler, zaman zaman da dünyanın etraflarında döndüğünü düşünürler. Her şeye müdahale etme hakkını kendilerinde bulurlar. Gittikçe de hırçınlaşırlar.
Bu tür insanlarla baş etmek gerçekten zordur. Enerjinizi tüketirler. Sabırlı olmak gerekir. Kavgayla beslenen bu insanlarla sakın ola tartışmaya girmeyin. Onları ikna etmeye de çalışmayın. Onlarla muhatap olmak onları besler. İstedikleri zaten tartışma yaratarak beslenecekleri ortama kavuşmaktır.
Demem o ki, hepimizin çevresinde mevcut olan bu insanları dikkate almayın, onları görmezlikten gelin. Yaptıklarını görmeyin, söylediklerini duymayın. Bir mum alevi gibi yanıp, sönmelerini bekleyin. Varsın onlar dibine ışık vermeye devam etsinler.