Sabahları mümkün olduğunca toplu taşıma aracını kullanıyorum. Sabah belli saatte kırmızı elektriklilerden birini bekliyorum. Manulaşın uygulamasını yaptığı novigasyon programıyla telefondan takip edip o saatte durakta oluyorum..
Bu program büyük kolaylık ve rahatlık benim beklediğim durağa varış saati bir iki dakika yanılmayla geliyor. Manulaşın otobüsü, karbon salınımsız, çevreci, %100 elektrikli, (ama bugünlerde elektrik faturaları onları da vurmuş olmalı ki rengi yine kırmızı ama mazotlu, kısa boylu olanı sıkça gelmeye başladı.) Novigasyon takip sistemi var, durağa varış saati belli, tam bir Avrupa. Geçen senelerde yolcuya bazen dayı! diyen şoförler olmasına rağmen yolcular da şoförler de bu modern sisteme uymuş. Otobüsü yolcuya rahatsız etmeyecek şekilde sürmek, güler yüz göstermek, yardımcı olacak şekilde kapı ağzında, “Oraya gider mi? Şuradan geçer mi? diyerek soranlara sakince cevap vermek ile sürücülerin yakın davranışları seyahati daha konforlu ve stressiz hale getirmiş. Ulusal haberlerde izliyoruz. İtişip kakışan, maskesiz otobüsten inmeyen, şoföre yumruk atan olaylardan azade sakince durağımıza ulaşıyoruz.
Bu sabah engelli ve normal çocuğu ile bir anne bindiler elektriksiz kırmızı otobüse. İnerlerken dikkatimi çekti anne otobüsün engelli rampasını kolaylıkla açtı engelli çocuğunu indirip rampayı kapattı. Şoför kornayı çalarak teşekkür etti, anne de kendisine teşekkür anlamında çalınan bu jeste elini kaldırarak teşekkür etti hem de elini aynada gösterecek şekilde kaldırmıştı. Şoför rampayı açmak için sürücü koltuğundan bir hamle yapmıştı ama anne ondan önce davranmıştı. Demek ki bu olay her zaman olduğu için anne tecrübeliydi.
İletişim ve etkileşim ile anlayışlı ve modern toplumlar sosyal hayatın her anında eğitilerek gelişir. Benim çocukluğum zamanında fötr şapka giyen ki Atatürk devrimlerine saygılı, aristokrat demeyeyim ama yol yöntem bilen görgülü kimseler fötr şapkasını çıkarır gibi yaparak elini şapkasına götürür reverans yapar gibi selam verirlerdi. Bu centilmen davranışın karşısındaki kimse de şapkası olmasa da saygılı bir şekilde mukabele ederdi. Yere tükürmek, küfretmek, yüksek sesle konuşmak gibi çok basitte olsa bu kurallara her zaman riayet edilirdi.
Yaşadığımız toplumda, topluluklarda riayet edeceğimiz bir çok kural vardır. Kural olmasa da adına adab-ı muaşeret dediğimiz insanların bir arada yaşadığı ortamlarda saygı açısından yapılması veya yapılmaması gereken davranışlar yumağı vardır.
Selamlaşma ve yardımlaşma önde gelen en önemli iletişim kurallarıdır. Otobüs durağına geldiğinizde, kuyruğa girdiğinizde, kaldırımda geçmesine izin verdiğinizde, parkta birinin oturduğu banka oturmak istediğinizde… Hafif bir tebessüm, sakin mütebessim bir şekilde merhaba diyerek samimiyetinizi göstermek, güven vermek, dostça yaklaşmak, iletişim kurmak için yeter de artar bile.
“Tatlı dil güler yüz yılanı deliğinden çıkarır.”