Dünkü yazımın konusu Ayberk Karapo'ydu. Onun başarısıydı. Ama yazımın yayınlanması sonrası birçok olumlu olumsuz düşüncelerini dile getirenler oldu.
Dünkü yazımda meydana gelen teknik bir hatadan dolayı şunu ifade etmek istiyorum. Manisa FK Teknik Direktörü Levent Eriş'in genç futbolculara şans verme konusundaki tutumu ve dolayısıyla Ayberk'e de güvenerek formayı vermesinin önemi tabii ki de tartışılmaz. Bu başarı önce Ayberk'in, sonrasında kendisine güvenenlerin eseridir.
Dünkü yazımdan yola çıkacak olursak, bu kulübün altyapısından bir Mehmet Uysal, bir Yiğit Kerem, dört yıl önce altyapıya kazandırılan bir Samet Karabatak da çıktı A Takım'a. Ve daha birçok genç oyuncu bu dönemde profesyonel imzayı attı. Kimi kulüpte kimi ise kiralık olarak gitti.
Yiğit'i de ilk sahaya adım attığından itibaren tanıyorum. Kulübün gözdesiydi, milli takım kadrosunun halen değişmez ismi evet ama onun şanssızlığı da, şampiyonluğa oynanan yıllar olduğu için forma şansı bulamadı, bir fırsat verilse de belki o an için değerlendiremedi. Fenerbahçe istedi izin çıkmadı, kendisini geliştirmesi için başka kulübe de kiralık olarak gönderilmedi, kadroda tutuldu. Bu sezon Bergamaspor'a kiralandı ve orada çok iyi oyun oynadığını duydum. Kendini göstermesi adına çok iyi bir fırsat ve çok iyi de değerlendireceğini düşünüyorum.
Mehmet Uysal. Yine şampiyonluğa oynanması nedeniyle geçtiğimiz yıllarda pek forma şansı bulamadı Somaspor'a kiralandı, orada çok iyi bir performans sergiledi gollerini de her maçta attı, kendini geliştirme fırsatı yakaladı. Çok ciddi sakatlık yaşadı ama kendine öyle inanıyor ve güveniyor ki hızlıca iyileşme gayretini gösterdi, Manisa FK'da kadroya girdi ve sahaya ilk çıktığı maçta golünü de attı. Dediğim gibi önce futbolcuda, sonra da verildiği takdirde fırsatı iyi değerlendirebilmede işin özü.
Samet Karabatak. O da 2019 yılından bu yana altyapıda, bir ara A Takım kadrosunda yedek olarak yer alıyordu, şimdi ise kadroda yok. Tabii ki de hepsi çok çok iyi olacak diye birşey yok. O kadar çok oyuncu var ki, aralarından sıyrılıp çıkmak hem yetenek hem şans işi hem de fırsat verilmesi.
Bir şeylere bir yerden başlanması şart. Ama bu sistemde nasıl olur, nasıl yapılır? Aslında çok basit de iş uygulamaya gelince olmuyor. Altyapıya gerçekten önem vermek, öyle göstermelik değil. Her yönden donanımlı sistemli ve bilgili, yukarıyı kovalamayıp gerçekten oyuncu yetiştirmek düşüncesinde olan antrenörleri görevlendirmek en küçük yaş grubundan itibaren. Bunları koordine edecek, ekipte ayrım yapmadan birlik ve beraberliği sağlayacak, işine gençleri kazandırmak olarak bakan sportif direktör. Altyapı ve A Takım arasında köprü vazifesi olacak tam yetkili idari direktör. Beslenme, malzeme gibi konuları dile getirmiyorum bile onlar illa ki olması gerekenler zaten. Bakalım bu sezon altyapıdaki yeni oluşumda bunların ne kadarını görebileceğiz?
Önce Manisalı yeteneği kazanmak için uğraşmak, kendi evladına sahip çıkmak için olsun çalışmalar. Yoksa oradan buradan hazır yeteneği alıp getirmek çok kolay. Manisalı bir yeteneğin il dışındaki kulübe gitmesini önlemek için gerekli işbirliklerini sağlamak. Ama dünkü yazımdan sonraki aldığım tepkilerden gördüğüm şu ki, bu iş çok zor. Kimi haklı olarak 'Bize ne destek veriliyor ki biz oyuncu verelim?' diyor. Kimi ise geçmişle hesabını görememiş 'Altınordu'ya veririm, Manisa FK'ya oyuncu vermem' diyor. Kendilerine göre belki haklı olabilirler ama sonuçta kişiler 'Önce ben, sonra çocuklar' mantığında.
Burada önemli olan ilişkileri iyileştirmek, sağlamlaştırmak, işbirliğine gitmek. Yapılan protokolleri kağıt üzerinde bırakmamak, düzenlenen toplantıları sonuca bağlayacak kararları almak. Bir özeleştiri yaparak, 'Nerede doğruyuz nerede yanlışız?' çıkarımını yapmak.
Kim ne derse desin, ister sevsin ister sevmesin, Başkan Cengiz Ergün'ün de, Başkan Mevlüt Aktan'ın da imkanlar dahilinde ama öyle ama böyle çabalarını, uğraşlarını, ellerinden geleni yaptıklarını gördüm, onlar bir kenara.
10 yıldır bu kulübün içerisinde olan biri olarak ben hataları da gördüm, doğruları da. Ama adaletin bir türlü sağlanamadığını gördüm. Çıkarlar uğruna harcanan çocukları gördüm. Maneviyatı bir kenara bıraktım, maddi anlamda alma verme dengesinin bir türlü sağlanamadığını gördüm. Oyuncular üzerinden kişisel olarak maddi menfaat sağlayanlar her dönemde oluyor, onlar içinse diyecek bir söz bulamıyorum.
O yüzden her şeyde olduğu gibi bu kulüpte de özellikle altyapıda, gece başlarını yastığa koyduklarında vicdanı rahat uyuyan insanlar olsun en önemlisi. Bu olduktan sonra zaten bir şekilde iyi, güzel, faydalı şeyler yapılır hayata geçirilir.
Şimdilik yazacaklarım bunlar. Manisa FK Akademisi’nin elit liglerdeki maçları da başladı. Zaman içerisinde edindiğim izlenimlerimi bir yazımda sizlerle yine paylaşırım. Ama şimdi verilen görevi kim gençlerin lehine iyi değerlendirecek, kim vicdan terazisinde dengeyi sağlayacak, gece başını yastığa koyduğunda kim rahat uyuyacak, kim şansını iyi kullanacak onu gözlemleme zamanı.