Merhaba sevgili okurlar… Size tatil dönüşümde Sığacık’tan bahsetmiştim. Bugün ise aslında tatilimin ilk rotası olan Datça’yı anlatacağım.

Datça’ya daha önce gitmiştim. Ama hep en kalabalık olduğu yaz aylarında… Eylül ayında gitmek bir başka oluyormuş… Eylül, çoğu kişiye göre yazın bitişi, kimileri içinse denizin en güzel zamanı. Güneş aşırı yakmıyor, deniz aşırı soğuk değil.

Datça’ya ulaşım biraz zor geçiyor. Virajlı ve engebeli yolları Marmaris’i geçince başlıyor. Yol boyunca bir yanınız deniz, bir yanınız orman. Biraz insanı sarsan bir yol. Ancak yolun sonunda sizleri muhteşem bir yer bekliyor olduğundan, o yollar gözünüzde büyümüyor. Yunan Filozof Strabon’da Datça hakkında, “Tanrı uzun ve sağlıklı yaşatmak istediği kullarını Datça’ya gönderir” demiş. Ben de Datça’da bunu tam olarak bunu hissediyorum. Temiz havası, taş evleri, efsane güzellikteki koyları, tarihi yerleri ve doğasıyla büyülüyor. 

Ege ve Akdeniz’i buluşturan Datça’da “bük” sürekli karşımıza çıkıyor. Badem ağaçları, bal, zeytin ve bük diyarı Datça.  52 koya sahip olan ve Ege ile Akdeniz’in buluşturan Datça koylarının bir kısmı Akdeniz’e bir kısmı Ege’ye bakıyor. Bazılarına sadece tekne ile gidilebilirken, bazılarına da araç ile gidilebiliyor. Koyları saran yemyeşil ağaçlar denize dökülürken, o koylarda yüzmek, doğayla iç içe olmak insana tatlı bir huzur hissi veriyor. Zamanınız varsa, bu şahane güzellikteki koylara gitmenizi öneririm.

Datça’da görülebilecek yerler sadece koylar değil elbette. Görülmesi gereken yerler arasında Knidos Antik Kenti de var. Knidos, Datça’nın en uç noktasında. Datça denilince akla ilk gelen tarihi yerlerden biri olan Knidos pırıl pırıl parlayan sularına kendinizi bırakabileceğiniz bir antik şehir.

Bu eşsiz güzellikte olan antik kente geldiğinizde mutlaka Apollon Tapınağı, Güneş Saati, Odeon, Agora ve tiyatro kalıntılarını gezin. Bir de eğer mümkünse Knidos’a güneşi batırmaya gelin. Güneşi batırmak isterseniz Deveboyu Feneri’ne çıkmanız gerekiyor. Yol, Datça yolu gibi engebeli ve biraz zahmetli. Bu yüzden güneşi batırabilmek için biraz erken yol almanız gerekiyor.

Datça “Acelen varsa ne işin var Datça’da” sloganıyla tanınıyor. Gerçekten de insanı yavaş ve miskin. Her şey yavaş ve keyiflerine göre ilerliyor.

Sakin, doğayla iç içe bir tatil yapmak istiyorsanız bambaşka bir keyif. Bu yüzden oksijeni, berrak denizi, dinginliği arayan herkese Datça’yı da şiddetle öneririm.