Biz insanoğlu, hiçbir şeyden çekmemişiz aslında bu covid19 virüsünden çektiğimiz kadar. Mart ayından bugüne yaşadığımız süreçte, bunu çok iyi anladık diye düşünüyorum. Hayatımızın her alanına etki eden bir virüsle karşı karşıya kaldık, neredeyse boyun eğdik. Yememiz içmemiz, gezmemiz tozmamız, eğitimimiz işimiz, ailemizden komşumuza herkesle ilişkimiz köklü bir değişime uğradı desem yeridir.
İnsan olarak her şeyi kabullenir yapımız zor da olsa virüsle yaşamayı öğrendi. İnsanlarla sosyal mesafeli olarak maske takmak, ellerimizi daha bir sık yıkamak, artan bir kolonya kullanımı hayatımızın bir parçası haline geldi. Belki de normal olanı buydu da, bu virüs sayesinde farkına vardık.
Tüketim toplumu olmuştuk, her şeyde abartıya kaçmıştık diye ahkam kesmek istemiyorum. Zaten insanlar tüm bu yaşanılanlardan kendi payına düşeni aldı. Hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı yeni bir hayata kendimizi hazırlamak en önemlisi bence bundan sonra.
Hepimiz bir şeylerin özlemini derinden hissediyoruz. Bu ya bir insan, ya keyif aldığımız bir yer ya da yapmaktan hoşlandığımız bir aktivite. Ne olursa olsun hepsine yine kavuşacağız ama, bu kez değerini daha fazla bilerek olarak bence.
Normalleşme sürecinin başında olduğumuz bu dönemde biraz daha dişimizi sıkacağız, biraz daha tedbirli davranmaya devam edeceğiz, biraz daha sabredeceğiz, güzel günlere ulaşmak için. Bugünlerde kullandığım bir cümle var; 'Sabrettiklerimiz şükrettiklerimize dönüşecek inşallah'
Yine sevdiklerimize sarılacağız.
Yine güzel sofralarda hep beraber olacağız.
Yine bir deniz kıyısında dalgaların sesini duyacağız.
Yine 40 yıllık hatrı olacak kahvelerimizi yudumlayacağız
Yine şehrin bir ucundan bir ucuna özgürce yürüyeceğiz.
Yine Spil'in eteklerinde, zirvesinde o mis gibi havayı içimize çekeceğiz.
Yine... Yine... Yine...