Sabır, yaşamın dalgalarına karşı duran içsel bir güçtür.
Zorluklar karşısında direnç göstermek, hedeflere ulaşmak için sabırlı olmak, hayatın karmaşıklığını anlamak anlamına gelir. Bir maraton koşucusu gibi, uzun vadeli hedeflere ulaşmak için sürdürülen bir çaba ve direniştir. Bu, yaşamın iniş çıkışlarına karşı durmamızı ve her anın kıymetini bilmemizi sağlar.
Evet, bazen sabır zorlayıcı olabilir ancak bu süreçte dayanıklı olmalı ve hedefe ulaşacağımız inancını korumalıyız. Güzel şeylerin gerçekleşeceğine dair umudumuzu kaybetmemeliyiz. İyi anılarımızın her anı güzel olmasını isteriz ancak içten içe her şeyin mükemmel olamayacağını biliriz. Yani her şeyin her zaman olumlu olmayabileceğini anlamak önemlidir. Bu durumlarda acının geçmesini bekler ve bu sürecin geçmesini bekleriz.
Herkesin zaman zaman duraklamaya, bir nefes almaya ihtiyacı vardır. Hayatta duraklama tuşuna basabilme yeteneğine sahip olmalı ve bu alanı yaratabilmelisiniz. Bu tamamen sizin kontrolünüzdedir. Dans edebilir, şarkı söyleyebilir, yazabilir veya sadece hiçbir şey yapmayı tercih edebilirsiniz.
Hayat gerçekten zorlayıcı olabilir, ancak bazen hayat bize güzel sürprizler yapabilir. Bu sürprizlere değer verip hayatımıza devam etmeliyiz. Bana göre hayatın temel kuralı devam etmektir. Ne yaşanırsa yaşansın yolumuzda yürümeliyiz. Ancak burada bir noktaya parmak basmak istiyorum… Koşmak değil, yalnızca yürümek. Biz bir yarış atı değiliz bu da bir yarış değil. Herkes kendi yolundan sorumlu. Koşarsanız, yanınızdaki güzellikleri kaçırabilirsiniz, çabucak sona erer ve bu hayata bir şey katmaz.
Sürekli sabit bir tempoda yürürseniz de sıkılabilirsiniz buna monotonluk denir. Ancak tempolu yürürseniz etrafınızdaki olayları sindirir ve hiçbir şeyi kaçırmazsınız. İstediğinizde durup nefes alabilir, istediğinizde rotanızı değiştirebilir, istediğinizde çiçekleri koklayabilirsiniz.
Kararlarınız, vazgeçtikleriniz, kazandıklarınız ve kaybettiklerinizle dolu olan bu yol size dokunurken aynı zamanda diğer insanların yaşamlarına da dokunur. Bu dünyada birçok şey karşılıklı etkileşim içindedir; her olayın bir diğerini etkilediği bir gerçektir. Bazen bu etkileşim büyük bir dalgaya dönüşür, bazen ise küçük bir çarpmayla sınırlı kalır. Bu etkileşimlerde, karşılıklı olarak birbirimizi etkileriz ve aynı zamanda kendimizi buluruz.
Hayatta herkesin kendi yolu vardır ve bu yolda bireysel bir rekabet içindeyiz. Gerçek rakibimiz, genellikle kendi potansiyelimizdir. Bu yolda ilerlerken, her bir adım, her bir karar, bir sonraki kilometreye ve yaşamın hedeflerine doğru bir adımdır. Tekrar söylüyorum bu bir yarış değil… Hızlı koşup her şeyi kaçırmak yerine, tempolu bir şekilde yürüyerek etrafımızdaki güzellikleri keşfetmeliyiz. Hayatın hızına ayak uydurmak yerine, anın tadını çıkarmalı ve bu keyifli yolculuğun tadını çıkarmalıyız.
Unutmayın ki hayat, kararlarımızın, ilişkilerimizin, başarılarımızın ve başarısızlıklarımızın bir yansımasıdır. Bu yolda keyifli bir yolculuk yapmak ve mümkün olduğunca az hasarla tamamlamak elinizdedir. Her bir deneyim, büyümemize ve güçlenmemize katkıda bulunur. Hayatı sindirin, yaşayın ve bu benzersiz yolculuğun tadını çıkarın. Çünkü bu yol, sadece sizin olan bir hikâyenin başlangıcıdır.