Aslında bakıldığı zaman her şey olması gerektiği gibi…
Yaşananlar, yaşanacaklar…
Zamanı geriye sarmak istediğimiz olaylar, anılar… Hayatımıza giren ansızın duygular… Sonra ince ince planladığımız geleceğimizin bize başkaldırması… Ne garip değil mi?
Belki de insanın tüm yaşamı boyunca yaptığı budur: Kaderiyle sürekli bir tartışma, uzlaşma hali…
Kaderimizi tercihlerimiz belirler diye kalıplaşmış bir düşünce biçimi vardır. Söyler misiniz nedir kaderimizi belirleyen? Sizin pusulanız hangisi?
Yaşanılanlara sessiz kalmak, uyum sağlamak mı? Tüm dünyaya anlamsız gelse de doğrusuna inandığımızı yapıp başkaldırmak mı?
Başkaldırmak demişken: Meğer ne kadar yük yüklemişiz bu deyime. Düzene karşı gelen, asi olan sıfatları ile anlamlandırmışız hemen. Oysa başkaldırmak: “Ben buradayım!“ demektir. “Benim bir fikrim var.“ diyebilme cüreti gösterebilmektir. Hayatındaki çarkı kendin çevirebilme cesaretidir.
Sen çarkı çevir! Ne olacağını, verdiğin kararın nasıl sonuçlanacağını bilmiyorsun tabii ki. Fakat ne olursa olsun çeviren sen ol! Ne başkalarının çevirmesine ne de orada öyle hareketsiz kalıp bir muammaya dönmesine izin verme. Bu arada muamma: Köreltilmiş, karanlık anlamına gelir. Bilinmezliğe, karanlığa mahkum etmemeli insan hayat yolunu. Kendin olma cesareti göster!
Yalnız şunu belirtmek istiyorum: Oturduğun yerden çark dönmüyor. Ayağa kalkmalı, dümeni eline almalısın. Bu hayatta yapmak istediklerin, hayallerin çok özel, çok kıymetli… Fakat adı üzerinde “hayal kurmak“ yani zihninde kurgulamak. Ve kurgu hareket ister, eylem ister. Gerçekleştirilmek üzere vardır. Kural budur.
Hayal ettiklerin, zihninde umut askısında dururken hayat akıyor, devam ediyor. Sana şunu söyleyeyim: Asıl başarı budur. Başlamak… Olduğun yerden, dağıldığın yerden, toparlanmak istediğin yerden. Bu işin başı, sonu, doğru zamanı yok. En doğru zaman, şimdi! En doğru zaman, kendine inanıp adım attığın an… Hayallerinin yeşermesini istiyorsan bir yerden sulamaya başlaman lazım. Ve başladığın yolda devamlılık gerekiyor. Hiçbir çiçek: “ Beni ilkinde çok güzel sulamıştı. Artık sulamasa da olur.“ demez. Diyemez. Devamlılığa mecburdur çünkü. Üzerinde kararlılıkla durulan şey muhakkak bir gün tomurcuk verir. Yeter ki inanın ve bir yerden başlayın. Şimdi!
Görüşmek üzere… Hoşça kalın…