Bir varmış bir yokmuş cümlesi masalların giriş cümlesi olmaktan çıktı, artık günümüzün olaylarını anlatırken geçmişle kıyaslarken kullanıyoruz. İçinde o kadar çok ifade barındırıyor ki, biraz özlem, biraz hayal, biraz acı, biraz.
Önceden aile büyüklerimiz kullanırdı sadece. Eski günleri anlatırken, anıları yaşarken mutlaka sözlerini, 'Eeee, bir varmış bir yokmuş misali' diye bitirirlerdi. Şimdi bizler, çocuklarımız 'Eskiden' diye başlıyoruz konuşmalarımıza. Eskiden iki-üç kişi biraraya geldiğimizde önce 'Biraz onun fiyatı bunun fiyatı' der, sonra başka sohbetlere geçerdik. Şimdi ise, fiyatlarla oturup fiyatlarla kalkıyoruz. Günümüz şartlarının yanında, bize bir varmış bir yokmuş dedirtecek o kadar çok şey varki. Daha önceden de yazmıştım, yine imzamı atarak yazıyorum.
İnsanlık, bir varmış bir yokmuş. Günümüzde unutulan bir kavram. Çoğumuz 'İnsanlık öldü' dedirten olaylarla karşılaşıyor veya duyuyoruz. Artık herkes 'Bana ne' dercesine baska insanların durumlarına ilgisiz. Herkes kendi derdinde, herhangi bir olayda sessiz kalıyor, karşıdan bakıyor olaylara.
Vefa, bir varmış bir yokmuş. İnsanlar o kadar çok değişti ki bir bakıyorsunuz bugün bununlayken, ertesi gün bir başkasıyla. Ve zamanında kendine yardım eden kişiyi hiç hatırlamıyor bile. Menfaati kiminleyse onun yanında yer alıyor. Vefa borcu olduğu insanları bir kalemde siliyor.
Edep-Adap, bir varmış bir yokmuş. En önemlilerden bence. Her kulvarda yoksun kaldığımız bir kavram. Evde, işte, günlük hayatta, siyasette. En yakın örnek seçim sürecinde yaşanan parti geçişleri. Bir bakıyorsunuz A partisinden tam aksi B partisine geçiş. Ve çok normalmiş gibi tavırlar. Duruş denen şeyi de barındıran siyasi adap günümüzde yok maalesef.
Saygı, bir varmış bir yokmuş. Olmazda olmaz ama maaleesef günümüzde olmuyor, gösterilmiyor. Ne küçüklerde, ne büyüklerde saygı gösterilmeyen o kadar durumla karşılaşıyoruz ki pes dedirtecek cinsten. Olmayınca da toplumdaki yozlaşma su yüzüne çıkıyor iyice.
Hak-Adalet, bir varmış bir yokmuş. O kadar çok hak yer duruma düştük ki, 'Hakkımı helal etmiyorum' diyen insanlarla dolu her yer. Anne-babasının hakkını ödeyemeyenler, Emeğinin karşılığını alamayanlar, Torpille iş hakkı ellerinden alınanlar, en basiti herhangi bir kuyruk sırasında haksızlık yapılanlar. Hepsi de uğradıkları haksızlığın isyanındalar.
Söz, bir varmış bir yokmuş. Bir işleri oluncaya kadar veya olması için etrafındakilere her türlü iş, aş, maaş sözü verip de, bunları ballandıra ballandıra anlatıp da zamanı geldiğinde çark edip ah alanlar. Bunların mağduru olanlar. Şevki kırılıp, haya kırıklığına uğrayanlar. Her yerdeler, her zaman beklemedeler. Bir gün gelip de verilen sözler tutulur mu, vaadler yerine getirilir mi acaba diye.
Umarım, tüm bu unutulan manevi değerler bir bir hatırlanır. Son yıllarda madden yaşadığımız kötü günleri anlatırken, 'Bir varmış bir yokmuş' diye bahsederiz.