Bir cisim kendini tanımadığımız ne yapacağını henüz daha bilmediğimiz bugüne kadar yaptıklarını akla hayale getirmediğimiz bir cisim. Peki daha neler yapacak biliyor muyuz? İlaç aşı çare bulunca bu cismi yeneceğimizi düşünüyoruz teknoloji çağı bilim üzerine araştırmaların adına araştırma denmesi için 120 yıl sonrasını araştırmak gerekiyormuş insan aklına destek olan teknolojinin bilimin bu kadar ileri olması gerektiği ve araştırıldığı bir zaman diliminde bırakın 120 yılı 120 dakika sonrasını görememek. Çare arandıkça ümitleri söndüren haberler geliyor cisim eviriliyor, topluma, yaşantıya, yaşa, bulunduğu yere, kıta parçasına göre eviriliyor. Çarelerde gittikçe öteleniyor. En kötüsü sonrasına tarih veren var mı? Ne zamana kadar evde kalacağız evdeki hayat bizi ne zamana kadar yaşatacak. Meçhul.
Bir başka meçhul, bir başka bilinmeyen uzayda değil insanlık için dünyamızdaki kara deliği bilen var mı? Bir başka iyi niyet düşüncesi bu musibetten sonra insanlık değişecek; insanî hasletlerimize döneceğiz daha farklı, sevecen, birbirine destek olan, önceliğin sevgi, birbirlerine saygı, menfaatlerin ötelendiği hatta alt sıralara kaydırıldığı bir insanlık dönemine gireceğiz. (Duhân Suresi’nde de öyle yazıyor İnsanlık, “Rabbimiz bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler. “Biz bu azabı kısa süre kaldıracağız, siz de yine eski halinize döneceksiniz.) Tüm dünya olarak. İnsanî hasletlerimiz sadece bunlar mı? Bunlar iyi taraflarımız ya kötü tarafımız yağma, talan, bencillik, yaşama hırsı, benden sonrası tufan, bunlarda haslet bunlar başka bir yaratıkta var mı? Yırtıcılarda bile yok karnı doyduğunda çekiliyor leşin başından. O zaman belki daha işin başındayız. Evde kal evde hayat var. Peki bu evlerin daha sonra bir kapana dönüşeceğini aklımıza getiriyor muyuz? Düşünebiliyor muyuz? Marketlerin yağmalanmasından sonra sıra evlerdekilere gelirse yağmalamaya direneni öldürme, aç kalanların bu canavarlıkla yaşayan ölülere dönüşme, belde elde sırtta silah önce gruplaşmalar sonra o grupların da birbirleriyle savaşmaları akla geliyor mu? Gelmiyor, nasıl ki bu cismin dünyaya bu kadar kısa zamanda yayılmasıyla sağlığımıza zarar vereceğini düşünmediğimiz, böyle bir şeyin olacağını akla getirmediğimiz gibi insanların da birbirini yiyeceğini? Dağlara ormanlara kaçıp saklanacağımız bir dünyayı insan düşünmek bile istemiyor. Bu illeti yenmekle uğraşırken bu işin zaman kaybı, bizleri oyalama taktiği olduğu aklıma gelmiyor değil. Bundan sonrası için bilim kurulları gibi daha farklı oluşumları düşünen kurullar oluşturulmalı.
Bu durum karşısında bu günlerimizin iyi günler olduğunu evde kalıp da ense kulak televizyon karşısında, kitap başucumuzda, geçim kaygımız yoksa tatil modunda, gün geçirdiğimizi bu sıkıntılı zamanlar bittiğinde bahar geçiyor yaz geliyor programlarını hayal edip teselli buluyoruz. Bunun yanında işsiz kalanlarımız, geçim derdine düşenlerimiz, ana baba ocağına gidip koli koli yiyecekleri seyahat kısıtlamasından dolayı alıp gelemeyenlerin endişeli bekleyişleri, bunlara çare arıyor muyuz?
Kalkınma hamlesinde sanayiyi, üretimi öne alıp sanayiden kazanır dışarıdan alırız dediğimiz gözardı ettiğimiz tarım ürünlerini, paramız olsa da alamayacağımız günleri planlıyor muyuz? Rahmetli Annem anlatırdı: “Kurtuluş Savaşı zamanı, babaannem ananem hep bir araya geldik ekmeğimiz yok kıyıda köşede yemek için yapılacak erzağımız da tükenmek üzereydi. Yaşlı dayımız birinden buğday almış eve getirdi o zamanlarda öğütücü dibekler her evde var, öğüttük, unundan ekmek yaptık o öğleyin evde ziyafet var deyip yakın komşuları da çağırdık o gün akşama kadar çoğumuz hastalanmıştı, başı dönen, kusan, yatıp kalanlar oldu sonradan anladık ki buğday diye aldığımız arpadan yapılan ekmeği yemişiz tabii o da bizleri sarhoş etmiş.” Rahmetli annem annesinden yani ananemden duyduğunu bize anlatırdı. Buğday zamanı geçti yani ektiğimiz kadar ektik. Haziran’dan sonra hasat başlayacak ektiğimizi biçeceğiz, yetecek mi? Bu geçti ama şimdiden tedbir alarak yetiştireceğimiz ürünler var onlar için fidelikler, seralar, fidan yetiştirmek için yeterli mi ne kadar üretim yapmalıyız ki bize yetsin? Fidanı yetiştirdik dikip ilaçlayacak bakımını yapacak toplayacak tarım işçisi lazım. Bu insanlara kurtarıcı gözüyle bakmak lazım hatta ordudan dahi destek alınabilir. Alkışladığımız sağlıkçılar gibi sıra bu insanlara gelecek hatta şu anda sıra gelmese de onlarda. Bunları organize etmezsek yukarıdaki teoriye göre bu ürünleri toplayacak değil yağmalayacak insanlar oluşabilir.
Bu senaryolar teoriler daha da geliştirebilir Allah böyle günler zamanlar göstermesin. Akıl her şeyin önünde gider. İnsan aklından üstün olan bir şey yoktur. Ancak kullanmayı bilirsek.