Yaşam, en iyi öğretmendir. Doğruların, yanlışların, eksiklerin, istendiklerin, istenmeyenlerin, v.s. bir bütün halinde deneyimlenmesi ile ortaya çıkan ürüne ‘’yaşam’’ diyebilir miyiz?
-Diyebiliriz elbette ama yeterli olmayabilir. Altına veya içeriğine daha fazla eklemeler de yapabiliriz. Yaşam ve insan ilişkisi belirli, temel ve belki de basit dengelere dayansa da bu ilişki o kadar da basit şekilde sonuçlanmamaktadır. Bunun en büyük ve yakın örneği kendi yaşamlarımızdır.
Deneyimlenen o kadar yaşam olayları çerçevesince bir öğreti veya kazanım sağlayıp kolayca yaşamımızı idame ettirebiliyor muyuz? -Sanırım bu soruya fazlaca ‘’hayır’’ cevabı verilebilir.
Bugün, yaşam süresince bizlere ders verici şekilde kazanım sağlatan en önemli başlıklardan biri ‘’deneyimlerimizdir.’’ Yaşamda tecrübe ettiğimiz ve bizlere ders verici şekilde kazanımlar sağlatan yaşantı ürünü deneyimlerimiz. Bizlere en iyi öğretmenler olabilirler.
İnsan olmanın doğasında deneyimlemek, merak etmek, sorgulamak ve denemek muhakkak var olan insansı özelliklerdendir. Bu özellikler yaşamı bizlere öğretir. Asıl noktalardan biri de deneyimlerdeki kazanımları sağlayan kendi deneyimlerimizdir. Başkalarının deneyimleri değil.
Halk arasında biz atasözümüz vardır: ‘’ Bir musibet bin nasihatten iyidir.’’ Muhakkak duymuşuzdur. Kendi deneyimlerimizin bizlere ne kadar katkı sağladığını da bu söz bizlere anlatmaktadır.
Deneyim yaşamadıysak, deneyim sağlamada eksik kaldıysak eğer yaşamı idame ettirmede zorlanabilmekteyiz. Yaşam bizler için o kadar da kolay gelişmeyebilir. Yaşam daha zor hale gelmiş şekilde hissedebiliriz.
Yaşamın içerisinde olgunluk diye adlandırabileceğimiz özellik de deneyimler sonucu daha sağlıklı oluşabilmektedir. Yaşamsal olaylardaki düşüncelerimiz, davranışlarımız, duygularımız, tepkilerimiz doğrularıyla ve yanlışlarıyla bizlere sağladığı kazanımlar çerçevesince yaşamsal olgunluk kazandırmaktadır. Bu olgunluk yaşama dair bakış açımızı, düşünce tarzımızı, problemlerle baş etme becerimizi sağlıklı ölçüde etkilemektedir. Yaşamı daha az etkilenebilir ve daha sağlıklı bir şekilde idame ettirmemizi kolaylaştıracaktır.
Yaşamdaki deneyimlerimizi metaforlaştırmak gerekirse; yaşamımız süresince beyaz bir tuvalin üzerine çokça farklı renkte boyanın bulaşması veya iz bırakması olarak örneklendirebiliriz. Ayrıca da bu renklerin kendi içinde karmaşık ama bir o kadar da bütünsel bir görüntünün oluştuğunu hayal edebiliriz. Herhangi bir rengin olmayışındaki eksiklik ve her rengin bütünü temsil etmesi ve oluşturması ile birlikte çokça önemli olduğunu da vurgulamaktadır.
Deneyimlerden ders almak veya bir gelişim çıkarmak da yaşamı kolaylaştırmak adına ya da sağlıklı koşullarda yaşamak konusunda bizlere fayda sağlayıcı önemli noktalardandır. Örneğin; çok önemli gördüğümüz bir geceye titizlikle, heyecanlı ve aşırı önem verici şekilde hazırlandığımızı en ince detaylara kadar hassasiyetle düşünerek katılım sağlayacağımızı hayal edelim. Ne kadar heyecanlı olduğumuzu ne kadar iyi hissettiğimizi hayal edelim. Geceye çok az bir vakit kala evden çıktığımızı ve sokakta ilerlerken yağmurlu bir günün sonucunda bir su birikintisine hızla giren araçtan sıçrayan su ve çamurun her yerimizi kirlettiğini hayal edelim. Nasıl hissederiz? Çok da iyi hissetmediğimizi varsayıyorum. Tüm bu düşünceler ışığında tekrar hazırlandığınızı ve hızlıca değişim gösterdiğimizi düşünürsek yine aynı sokaktan geçerken bu kez o birikintiye veya aracın gelip gelmediğine dikkat eder miydik? Cevap sanırım evet. Yaşam da tam olarak bu şekildedir. Eğer deneyimlerimizden ders almaya çaba gösterirsek daha sağlıklı yaşam koşullarına ulaşabilir veya hayata olan bakış açımızda daha katlanılabilir/problemlerle baş edilebilir bir yaşam deneyimi sağlamış oluruz.
Deneyimler yaşamı oluşturur. Yaşam, eğer dinlersek en iyi öğretmendir.