Yaşam süreçlerimizde birçok olay, durum ve deneyim gerçekleştiririz. Bazen çok istendik, çok beklendik, bazen çok istenmeyen veya beklenmeyen süreçlerle karşılaşabiliyoruz. Yaşanılan olumlu/olumsuz deneyimler sonucu sorgulamalar gerçekleştirebiliyoruz. ‘’Ben acaba ne yaşadım, şu an ne hissediyorum, çevresel etkenleri çıkardığımda yaşanılan olaya dair benimle alakalı etkenler neler? ‘’ Kişi bu sayede olayı çözümlemek, olaya dair düşünce ve duygularını düzenlemek ve en nihayetinde de sağlıklı sınırlar içerisinde, iyi oluşunu sağlayıp yaşamına devam etmek istemektedir. Yaşamın bir kılavuzu veya rehberi olmadığı için deneyimlerle, karşılaşılan olaylar çerçevesinde çözümlemeler sağlayabiliyoruz. Bazen bizden yaşça veya deneyimce büyük kimselerin yönlendirmeleri ile yaşamımıza şekil ve düzen vermeye çalışabiliyoruz. Ancak kişisel deneyimler olmadığı sürece de uygulamakta kararlı ve kendimizden emin şekilde yaklaşamayabiliyoruz. Zamansal olarak da süreçlere verilebilecek olgunlukta kararlar veremeyebiliyoruz.
Yaşama dair zamansal olgunluklar, gelişimsel dönemler itibariyle geçmişte gelişim psikoloji ve psiko-sosyal alanlarında ünlü Psikolog Eric Ercison özellikle kişilerin psiko-sosyal açıdan yaşamlarına ışık tutacak çalışmalar sonucunda 8 maddelik bir kuram ortaya çıkarmıştır.
Şimdi bu kuramı konuşurken sizler de ‘’hangi gelişim döneminde neler yaşamış olduğunuzu ve neler yaşayabileceğinize dair’’ sorgulamalar yaparak ve farkındalıklı düşünceler oluşturabilirsiniz.
1. Temel Güvene Karşı Güvensizlik Duygusu (0-1 Yaş)
Yaşamın ilk yıllarına uzanan bu dönemde bebekler dünyadaki varlığını bir bakım veren yani anneye bağımlı olarak sürdürmektedir. Bu dönemde bebeklerin fizyolojik ihtiyaçları oluşmaktadır ve sürede ihtiyaçların karşılanma düzeyi, sıklığı ve tutarlılığı bebeklerin gelecek yaşamlarında yaşamına etki edecek olan güven duyma veya güvensiz hissetme gibi kazanımların oluşmasını sağlamaktadır. İhtiyaçları karşılanan, tutarlı olunan ve sağlıklı bir bağ oluşturulan bebeklerde ‘’dünyaya güvenebilirim, sağlıklı bir güven bağı oluşturabilirim.’’ Düşünceleri ve kazanımları oluşmaktadır. Bu dönemdeki kazanım kişinin gelecek yaşamında kendine ve çevreye olan güven düzeyini oluşturmaktadır.
2. Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç Duygusu (1-3 Yaş)
Bu dönemde kendi başına ve kendini tanımaya yönelik davranışlarda bulunan çocuklarda ailenin onun yerine bu adımları atması ve fazlaca yönlendirmesi çocuklara ‘’acaba benim yeteneğim ne, ben neleri yapabilirim?’’ gibi sorgulamalarla kuşku ve utanç duygularını aşılamış olabilmektedirler.
3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk Duygusu (3-6 Yaş )
Bu dönem içerisinde kendi başına çevreye karşı adımlar atan, deneyen, gözlemleyen ve kendi başına deneyimler sağlamak isteyen bebeklere karşın ebeveynlerin bu çabalara ve deneyimlere verdiği tepkiler bebeğin özgüven veya suçluluk duygularına itebilmektedir. Özellikle ebeveynlerin olumsuz tepkilerle sınırlama(koruma) istekleri bebeklerin özgüven, kendini tanıma, girişimcilik, atılganlık gibi becerilerine olumsuz etkiler oluşturabilmektedir.
4. Başarılı Olmaya Karşı Yetersizlik Duygusu (7-11 Yaş)
Bu dönemde okul süreci başlayan çocuklarda yeni sağlanan başarılarla alakalı takdir edilme ve beğeni toplama gibi geri dönütlerle doyurulması önemlidir. Bu süreçte hem öğretmen hem de ailelerin çocukların başarılarına ve çabalarına olan olumsuz(sağlıksız) tutumları var ise çocuğu yetersizliğe, başarısızlığa ve çalışmakta isteksizliğe itecektir. Ayrıca dönem itibariyle çocuğun var olan yetenek ve becerilerinin üzerinde beklenti oluşturmak da bu süreçte olumsuz sonuçlar doğurulmasını sağlayacaktır.
5. Kimlik Kazanmaya Karşı Kimlik Karmaşası (11-17 Yaş)
Bu dönemde kendini tanıma ve yetişkinlik kimliği oluşturmak isteyen çocuklar özellikle çevresindeki kişileri gözlemleyerek gözlemler yapmaktadırlar. Bu dönemi başarı ile atlatan kimseler kimlik duygusu edinirken, başarıyla atlatamayan kimseler kimlik karmaşasına düşerler. Bireyin olumlu bir kimlik duygusu geliştirebilmesinde daha önceki gelişim dönemlerinde kazanmış olduğu kişilik özelliklerinin önemi büyüktür. Bununla birlikte gerek anne babalar ve öğretmenler gerekse gencin çevresindeki diğer önemli gördüğü bireyler, ergenlerin yeni rolleri araştırmalarına izin vermelidir. Bu tür yeni rollerin sağlıklı bir biçimde araştırılması ile ergenlerin yaşamlarında daha 158 olumlu yönelimlerle daha olumlu bir kimliğe sahip olabilecekleri unutulmamalıdır.
6. Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık (17-30 Yaş)
Ergenlik döneminin sonlanması ile birlikte kişinin yaşamında evlilik ve iş kariyeri önemli hale gelir. Bu dönemdeki krizi sağlıklı olarak atlatan kişi güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip olur. Aksi durumda, başkalarıyla dostluk ilişkisi kurmada güçlük çeken genç, psikolojik bir yalnızlığa itilebilir. Bu yalnızlık “toplumdan yalıtılmışlık ve terk edilmişlik” duygularını beraberinde getirir. Genç yetişkinin bu dönemdeki krizi atlatmasında, çevresine ve yakınlarına önemli roller düşebilmektedir.
7. Üretkenliğe Karşı Durgunluk (30-60 Yaş)
Bu dönem orta yetişkinlik yıllarını kapsamaktadır. Yetişkin bu dönemde üretken, verimli ve yaratıcıdır. Üretkenlik, sadece çocuk yapma ve büyütme anlamını içermemektedir. Birey için çocukları yoluyla neslini devam ettirmek önemli olduğu gibi evi dışında da gelecek nesillerin yetişmesine rehberlik ederek üretkenlik gerçekleştirilebilir. Bu evrede İş sahibi olamayan ya da evlenmemiş bireyler kendilerinin verimsiz oldukları duygusuna kapılabilirler. Bu dönemin olumlu bir şekilde atlatabilmesi için bireyin evini, işini paylaştığı kişilere önemli sorumluluklar düşmektedir.
8. Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk (60+ Yaş)
Yaşlılık yıllarını kapsayan bu dönemde birey ya önceki yedi dönemin olumlu birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuştur ya da önceki dönemlerde yaşadığı çatışma tecrübeleri sağlıklı olarak geçirmeme sonucu umutsuzluklar içinde bulunmaktadır. Bu dönem, üretken geçen bir yaşamın sağlamış olduğu doyum ile yıllarını anlamsız geçirmiş olmanın mutsuzluğu arasındaki çatışmayla belirlenir. Diğer tüm gelişim süreçlerini ve gelişim dönemlerini başarı ile tamamlamış olan yaşlı birey artık hikmete ulaşmakta ve ölümü kabullenebilmektedir. Benlik bütünlüğüne ulaşmış yaşlı birey için, çevrede o güne değin üretmiş olduğu şeylerden genç kuşakların yararlanmakta olduğunu görmenin verdiği haz yaşanır.
Tüm sayılan bu dönemleri baz aldığımızda nasıl bir yaşam geçirdiğimiz, nasıl bir yaşam geçireceğimize dair farkındalık sağlayıcı bilgiler yer almaktadır. Yaşamınıza dair farkındalık sağlayıcı ve katkı sağlayıcı bir yazı olması temennisiyle, keyifli okumalar.