Önceki yazımda eski Türkiye’nin birçok özlenen yanı dışında, olumsuz örneği olan milletvekili transfer piyasasından ve Güneş Motel Hükümetinden söz etmiştim.
Bunu eski Türkiye’nin ayıbı gibi anmak biraz da haksızlık oluyor, sanki yeni Türkiye’de yokmuş gibi. “Harun gibi geliyoruz diyenler, Karun gibi zengin oldular” diyen zat bugün meclisi yönetiyor. Sahi bir de, millete siz sarı kartı gösterin kırmızı kartı ben göstermezsem namerdim diyen biri vardı kimdi o? Kısacası en çok eleştirenler en fazla prim yapıyor.
Sadece iktidara yüklenirsek ayıp etmiş oluruz, ana muhalefet de çok farklı değil. Hani sırf lideri istemiyor diye Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan devlet umuru görmüş, beyefendi kişiliği ile bilinen aynı partiden devlet adamı nitelikli saygın milletvekili ve eski bakanı meclisin ortasında döven, bu sebepten değil ama lideriyle ters düştüğü için ihraç edilen zat var ya! Geçtiği yerde de boş durmadı, partiyi karıştırdı, TV de adam dövdü, kendi partisi içindeki muhaliflerine fütursuzca küfürler etti. Hiç küfretmediğim partiye geçtim demişti ama bugün de küfrettiği parti onu bağrına bastı. Hiç yakışıyor mu devletin kurucu partisine böyle biri? Şimdi ne değişti de daha önce küfrettiği partiye girdi bu kişi?
Gelelim AKP’nin son büyük kongresi öncesi transferlerine. Onların da bazıları hem seçim dönemlerinde hem de görevleri gereği AKP’ni bir hayli ağır eleştirmişlerdi. Hele partisinin başkanlık divanında olanlara yakışıyor mu hiç. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler adama. Bu arkadaşların birçoğunun genel merkez organlarında görev aldıkları malum ve bazılarının da kabine değişikliğinde göreve gelecekleri konuşuluyor. Bana biraz Güneş motel olayını anımsatıyor. Tabi burada güvenoyu falan yok, parmak hesabı anayasa değişikliğinde lazım olabileceği hesapları yapılıyor sanırım.
Söz verdiğim üzere Güneş motel olayının ayrıntılarını anlatayım. 5 Haziran 1977 seçimlerinden CHP birinci parti olarak çıkmış ancak güvenoyu alacak milletvekili sayısına ulaşamamıştı. Yanına ortak bulamayınca güvenoyu alamayacağını bile bile azınlık hükümetini kurdu. Aslında Cumhurbaşkanının güvenoyu alınamayacağı aşikar olan bir hükümeti onaylamaması ve görevi Demirel’e tevdi etmesi gerekirdi ama öyle olmadı. Demirel de hükümete adını koydu: ”Çankaya Hükümeti”.
Ecevit parlamentodaki hassas dengeye güveniyordu. Muhalefet kanadından üç beş vekili ayartabilmeyi ya da oylamaya gelmemelerini sağlamayı umuyordu. Zira Güven oyu için çoğunluk yetiyordu. AP gurubunun üçte biri yenilenmişti, yeni mebuslar fazla tanınmıyordu o yüzden Demirel ve AP yönetimi işi sıkı tutuyor, onları yakın markaja alıyordu. Çoğu henüz evlerini taşımamışlar otellerde kalıyordu.
Güvenoyunun bir gece öncesi bazı kıdemli milletvekilleri ve gençlik kolları da otellerde nöbetteydi. Bizler de Stad otelde konuşlanmıştık. Lobi, diğer bölümler hıncahınç doluydu. Ankara’nın AP’li duayen siyasetçileri de oralardaydılar. Kapı girişi ve otel önünde de polisler vardı. Kimbilir belki içeride de siviller olabilirdi. Akşamın ilerleyen saatlerinde CHP’nin drijan milletvekillerinden kalabalık bir gurup otele geldiler. Bizimkiler engel olmaya kalkıştılar. Biz de milletvekilleri Halit Dağlı ve Mehmet Atilla Ocak’ı çembere aldık. CHP’liler beklemedikleri bir tepkiyle karşılaşınca içlerinden silaha davrananlar oldu kısa süreli bir arbede yaşandı. Bu arbede sırasında Atilla Ocak da yere düştü ve CHP’li vekiller ve militanları püskürtüldü. CHP’nin bu çabaları boşa çıktı ve ertesi gün güven oylamasında AP firesiz ret oyu kullandı ve böylelikle Çankaya Hükümeti düştü.
Görev Süleyman Demirel’e verildi ve 25 Ağustos 1977 günü II. MC Hükümetini kurdu. Ancak Ecevit bir türlü birinci parti olmasına rağmen yenilgiyi hazmedemiyor siyaseti iyice geriyordu. 9 Aralıkta yapılacak mahalli seçimlere doğru ortam iyice gerildi. Mahalli seçimler kampanyası sırasında babam merhum Atıf Akın Manisa Dilşeker mahallesindeki bir kahve toplantısında kürsüde fenalaştı, kalp krizi geçirdi ve maalesef kurtarılamadı.
Bu olay hem bizi hem de tüm Manisalıları derinden üzdü. Ancak bizi asıl üzen haberi veren TRT’nin bunu partilerin meclisteki üye sayısındaki değişim istatistiği olarak göstermesi oldu. TRT bu istatistikleri mahalli seçimden sonra da vermeye devam etti. Kimileri vefat, kimileri de bakan olamadıkları için Demirel’e küsen milletvekilleriydi. Bazıları ise o “kumar borcu” statüsüne giriyordu. Böylelikle AP’nin milletvekili sayısı da azaldı. Demirel’in “bulun 226’yı düşürün” sözü gerçek oldu. Ancak Ecevit gene de tek başına iktidar olamıyordu.
CGP Genel Başkanı Turhan Feyzioğlu ve DP Genel Başkanı Faruk Sükan Ecevit’e destek verebileceğini beyan ettiler. İş AP’den ayrılan 12 bağımsız milletvekili ile pazarlığa gelmişti. Görüşmeleri Oğuz Atalay yürütüyordu. Ecevit bu görüşmelerin aleni değil gizli olmasını istiyordu. Bu yüzden İstanbul Florya’da bulunan Güneş Motel’de görüştüler. Bugün İBB sosyal tesisleri içerisinde kalan Güneş motel o yıllarda kaçamak ilişkilerin yaşandığı gözlerden ırak bir otel hüviyetindeydi.
Sonunda Güneş Motel mutabakatı tamamlandı. Turhan Feyzioğlu ve Faruk Sükan Başbakan Yardımcısı oldular. 12 bağımsız milletvekilinin de 11 ine bakanlık verildi. İçlerinde ilkokul diploması olmayan sadece okur, yazar olanlar da vardı. Bakanlıklar CGP’nn iki milletvekilinin ikisine de, DP’nin tek milletvekiline ve 12 bağımsızın 11’ine siyasi rüşvet olarak verildi. Organzasyonu yapan Oğuz Atalay ise bakanlık istemedi. Böylelikle Türk siyasi tarihinin yüz karası Güneş Motel Hükümeti kurulmuş oldu. Sonra ne mi oldu?
Dürüst kişiliği ile tanınan Ecevit etrafında dönen yolsuzlukları göremedi. Yolsuzluklar, suistimaller aldı başını gitti, bazı gümrüklere memur tayininde bile olağanüstü paraların döndüğü söylentileri ayyuka çıktı. Devlet kadroları tarumar edildi, ekonomi iyi yönetilemedi, piyasalarda ikili fiyatlar (karaborsa) oluştu, bazı malların yoklukları başgösterdi, enflasyon da kuyruklar da aldı başını gitti. Şiddet olayları, kahve taramalar çoğaldı, sokaklar kan gölüne döndü. Emniyet teşkilatı Pol-Der, Pol-Bir diye bölündü görevini hakkıyla yapmak isteyenler sürgüne yollandı.
Enerji ve petrol krizi yaşandı, sanayi üretimi düştü. Bu vahim duruma daha fazla dayanamayan Feyzioğlu 9 ay sonra Hükümetten çekildi. Bundan bir yıl sonra yapılan Senato üçte bir yenileme ve milletvekili ara seçiminde AP % 50 üzerinde oy alarak 5 milletvekilinin tamamını ve 50 Senatörün 33 ünü aldı. Ecevit ise mecbur olmadığı halde istifa etti. Bir yıl bile geçmeden “our boys succeded -bizim çocuklar başardı” sözlerini duyduk. Güneş Motel Hükümetinin üç bakanından biri bölücülükten diğerleri yolsuzluktan yüce divanda yargılandılar ve muhtelif cezalara çarptırıldılar.
Gençler ve özellikle o günleri bilmeyen siyasetçiler için bir kez daha hatırlatmak istedim, milletin iradesini yok sayıp aldıkları oya ihanet edenler de partilerine alanlar da hayra vesile olmuyor, ne kendileri için ne de ülke için. Benden söylemesi.
Kalın sağlıcakla..