Haydi normalleşelim, deyince herkes tabi ki, pandemi süreci ardından yeni normalleşmeyi anlayacaktır. Tabi o da lazım. Sosyal mesafe kurallarına uyarsan, dışarıda maskeni ihmal etmez, kolonyanı yanında taşır, yerli yersiz sokakları işgal etmezsen tabi ki iyidir. Ben şahsen sabah yürüyüşleri ve acil işlerim dışında çıkmıyorum. AVM ve benzeri kalabalık yerlere, hele hele lokantalara hiç gitmiyorum. Saçlar da uzadı ama berbere de şimdilik gitmiyorum ne olur ne olmaz. Kahramanmaraş’tan, Taşköprü’den taze sarımsak, Amasya’dan kiraz, Ayaş’tan yumurta, süt getirenler hepsi minibüsle kapıda bağırıyor, inip alıyoruz. Pazar’a da gerek kalmıyor, mümkün olduğunca sosyal mesafenin ihlal edildiği alanlardan kaçınıyorum.
Aslında birçok ülkede bu zaten böyleydi, resmen sokağa çıkma yasağı konulmuyordu ama uyarılıyorlardı. Herkes de uyarıları dikkate alıyor, kimse sokağa çıkmıyordu. En fazla parklarda bahçelerde yürüyüş, mahalle marketinden alışveriş o kadar. Bizde böyle bilinçli vatandaş nerede? Serbest bırakır bırakmaz hemen asker uğurlamaları, taziyeler v.s başladı. Vaka sayısındaki nispi artış da bu yüzden zaten. Bu kendini bilmezler, laf söz dinlemezler yüzünden ana, babaları, dede, nineleri 100 gün üzerinde hapis kaldılar. Aslında en tehlikeliler onlar, yani aylaklar. Ne 65+lar ne 20-ler, 15-25 arasını yasaklamak gerekirdi. İçlerindeki çalışanlara da evrak tanzim edip mesai saatlerine göre süreli izin verilmeliydi, öyle başıboş bırakılmamalıydı. Neyse artık geçti, yeni normalleşme sürecine girildi şimdi artık daha fazla bu gibi durumlara dikkat etmek gerekiyor. Ankara Valiliği AŞTİ’ye, gara aileler harici girişi, asker uğurlama konvoylarını yasaklamış, iyi de yapmış ama yeterli mi? Değil, mahalle araları da gözetim altında tutulmalı, askerlik şubelerinde sevk edilecek kişiler ve adresleri belli, oralarda alacaksınız tedbirleri. Bekçilere yetki de verdiniz hadi bakalım iş başına.
Aslında benim söylemek istediğim yeni normalleşme değildi. Haydi normalleşelim derken, kutuplaşmayı, kavgayı, itişip, kakışmayı bir yana bırakıp kucaklaşalım, barışalım, normalleşelim demek istiyordum. Ekonomiyi normalleştirelim, israftan kaçınalım, üretime önem verelim, orta direği koruyalım, kaynakları boşa harcamayalım demek istiyordum. Siyasette normalleşelim, sözlerimize dikkat edelim, kavgacı üslubu terk edelim, birlik beraberlik içinde olalım demek istiyordum.
İnanın toplum da normalleşmek istiyor ama ne gezer. Şimdi de yoktan yere bir Ayasofya polemiği çıktı, mecliste milletvekili yumruklamak yeniden hortladı. Yahu hiç mi ders almadınız? 20 sene önce de aynı densizler, Gazi meclisin çatısı altında DYP Şanlıurfa milletvekili Fevzi Şihanlıoğlu’nu hem de arkadan kafasına yumruk atmak suretiyle ölümüne sebep oldular. Yatın kalkın, Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’e ve Sayın Necmettin Cevheri’ye dua edin onlar ikna etmeselerdi ailesi ve Şeyhanlıoğlu aşireti gök kubbeyi kafanıza geçirirdi.
Şimdi kalkmışlar Ayasofya’da çan sesi değil ezan sesi duymak istiyoruz diye gene gerilim politikası izliyorlar. Yahu senin kulağın özürlü olabilir belki ama biz 1453’den beri çan sesi duymuyoruz. Ayrıca merhum Demirel’in azınlık hükümeti başbakanlığı döneminden beri de ezan sesi duyuyoruz. Hatta şahsen benim 40 sene önce orada namaz kılmışlığım vardır. Tabi binamaz olanlar bunu bilmezler.
Ülkede öyle bir kutuplaşma var ki; kutuplaşmanın panzehiri olan merkez sağdakiler bile bundan nasibini almış. Geçtiğimiz günlerde Demokrat Partinin Tansu Çiller döneminden beri danışmanlığını yapan, mitinglerini ve ses düzenini organize eden Veysel Polat dostumuz kızını evlendirdi. Nikah Veysel Polat çiftliğinde, açık havada ve pandemi kuralları çerçevesinde az sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşti. Nikahı Yenimahalle belediye başkanı Fethi Yaşar kıydı, şahitleri ise DP Genel Başkanı Gültekin Uysal ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu idi. DP’nin mevcut genel başkanı ve eskisi çok yakın, samimi resimler verdiler. Bazı arkadaşlarımız da bu resmi sosyal medyada paylaşmışlar. Vay efendim! Nasıl olur? Partiyi arkadan hançerleyenlerle nasıl böyle sarmaş dolaş olunur? Yoksa geri mi gelecek? Gibi abuk subuk yorumlar yapıldı. Ben sadece pes diyorum başka da bir şey demiyorum. Yahu! Sayın Polat her ikisiyle de çalıştı gayet medeni bir ilişki içerisinde davet etmiş ve nikah şahidi yapmış, öküz altında buzağı aramanın manası nedir? Hem Sayın Soylu bugün farklı kulvarda bile olsa, demokrat kişiliğinin gereğini yerine getirerek, tek adamın gücüne bile boyun eğmeden kendi iradesiyle, istifayı basmadı mı? O zaman hepiniz “helal olsun” demiyor muydunuz?
Sayın Soylu’dan söz açılmışken bir de teşekkür borcumu iletmek isterim. Geçen haftaki yazımda Ayvalık’taki şezlong zorbalarından söz etmiş, Vilayetler Evi ile ilgili de Sayın Bakana bir ihbarda bulunmuştum. Geçen gün İçişleri Bakanlığından aynı zamanda Vilayetler Birliği genel sekreteri de olan bir genel müdür aradı. Sayın Bakanın “Naci Bey kıymetli bir dostumuzdur, görüşleri de bizim için değerlidir konuyu araştırın kendisine izahat verin” mealindeki talimatından söz ederek Ayvalık Vilayetler Evi hakkında yapılanları anlattı. Eski kadronun tamamen tasfiye edildiğini, profesyonel yöneticiler atandığını, tesislerin sadece Vali, İGM üyeleri ve Bakanlık personeline değil, İGM üyeleri ve Bakanlık personeline değil. Sivillere ve Ayvalık halkına da hizmet vereceğini belirtti. Ayrıca sahillerin kamuya ait olduğu yönündeki hassasiyetimizin de dikkate alındığını ifade etti. Hem Sayın Bakana hem de Sayın Genel Müdüre duyarlılıklarından dolayı teşekkürlerimi sunarım.
Sayın Genel Müdürün anlattıklarının kendi tesisleri için doğru olduğu yönünde bilgi aldım. Ancak VE haricindeki sahil kesiminin bir kısmının hala Büyükşehir Belediyesi tarafından bu zorbalara kiraya verildiği yönünde teyit edilmemiş duyumlar da var. Başta Bodrum olmak üzere kıyıların halka açık hale getirilmesi yönünde girişimler olduğu da kulağımıza geliyor.
Haydi Normalleşelim! Derken nerelere uzandık. Merak etmeyin Türkiye’nin normalleşmesi her şeye rağmen uzak değil. Yakında merkez sağda önemli gelişmeler yaşanacak. Nasıl ki; 80 darbesi sonrasında bütün tehdit ve baskılara rağmen ülke toparlandıysa gene toparlanır. “Düşün peşime” diyecek kişi uzakta değildir. Bizi izlemeye devam edin.
Kalın sağlıcakla…