Göz açıp kapayıncaya kadar koca bir yıl geldi geçti. Önümüzdeki hafta yeni bir yıla merhaba diyeceğiz. Demesine diyeceğiz de; acaba gelen gideni aratır mı diye de endişe taşımıyor değiliz. Karamsarlığı, kötümserliği, şüpheciliği bir kenara bırakarak, hayırlısını dileyerek yeni yıla umutla bakalım istiyorum.
Dün ikindiden itibaren Ankara, sabaha kadar süren kar yağışıyla karşı karşıyaydı. Akşam saatlerinde pencereyi açıp, soğuk havayı iliklerimde hissedene kadar sokak lambaları ışığında lapa lapa yağan karı seyrettim. Yazın ışığa gelen kelebekler misali sokak lambalarının yaydığı ışık hüzmesi altındaki kar taneleri çok hoş bir görünüm arz ediyordu. Bahçedeki, sokaklardaki ağaçların üzerinde, çatılarda biriken karlar da, tam kartpostallık diyeceğimiz türden enstantaneler oluşturuyordu. Sosyal medyada arkadaşlar hemen her yerden kar manzaraları paylaştılar gece boyu. Kimileri de direksiyon başından canlı yayına geçip tipi altında yol manzaraları sundular. Yurdun dört bir yanından geldi bu yayınlar.
Eve dönüş yolunda Ankara trafik radyosu dinleyerek yol durumlarını izliyor, alternatif güzergahlara yöneliyorum genellikle. Dün birçok yerde kar yağışından etkilenip kayan araçların kaza haberlerini izledik. Tek tesellimiz can kaybı ve yaralanma olmamasıydı, umarım şehirlerarası yollarda da yoktur. Kar yağışı dünkü kadar uzun süreli olmasa da fasılalarla devam edecekmiş, buzlanma ise bir süre daha devam edecek, aman dikkat! Belediyelere, karayollarına çok iş düşüyor, kar mücadelesi ve tuzlama etkin bir şekilde devam etmeli. Sürücü ve yayalar da daha dikkatli olmalılar. Kazalar ve yollarda çekilen sıkıntı haricinde kar çok faydalı, tam da zamanıydı. Bu yolla ekinler çok fayda sağlayacak. Belki bu sayede “paramız olsa bile” buğday, saman ithal etmek zorunda kalmayacağız. Barajlara ve yer altı sularına da çok fayda getirecektir umarım. İşte bakın yeni yıla umutla bakmak için bir sebep size.
Elektrik ve gaz fiyatlarında da indirime gidilecekmiş. % 30-40 artırıp, %10 indirmek, kepçeyle alıp, kaşıkla vermeye benziyor ama olsun, buna da şükür. Aslında kayıp, kaçak bedeli sayaç okuma bedeli gibi usulsüz alınan paralarla TRT payı gibi haraç kaldırılsa indirim bile yapılmasa razıyız.
Dolar düşüyor, yılsonuna kadar düşmeye de devam edecek gibi görünüyor. Finansçılara ve ekonomistlere göre bunun sebebi şirketlerin, holdinglerin bilançolarını düzeltmek için döviz satıp bilançolara ayar verme istekleri. 31 Aralık’a kadar piyasaya bol miktarda döviz sürülüyor ve bu yüzden de kur düşüyor. Yılbaşından sonra tekrar dolara talep olmazsa stabil kalır yoksa tekrar yükselişe geçer. Bu da size minik bir tüyo.
Asgari ücret açıklandı. 2020 TL, yaklaşık %26 artış var. Bana göre kötünün iyisidir, sendikalar da öyle düşünüyorlar zaten. Aslında başta et fiyatları olmak üzere gıda ve temel ihtiyaç maddelerindeki anormal fiyat artışları, odun, kömür, yakacak, akaryakıt, doğal gaz ve elektrikteki ani fiyat artışları olmasa hiç de fena sayılmazdı, ama %26’lık artış bu zamları karşılamıyor. Yeni yılda ümit ederiz ki, özellikle tarım ve hayvancılıktaki yanlışlardan dönülsün. Sırbistan, Brezilya, Arjantin çiftçisini, besicisini desteklemek yerine Türk çiftçisini, besicisini, köylüsünü desteklersek, hayvan varlığımızı ve tarımsal üretimimizi artırırsak kediliğinden rayına oturur piyasalar.
Bana göre yılsonuna doğru bizi ümitsizliğe sevk eden hususların başında siyasetteki sertleşme geliyor. Açık söylüyorum bunun kimseye yararı yoktur. İnşallah yeni yılda bu sertlikler sürmez, toplumu germek kime yarar. Türk toplumunun daha fazla barışa ve hoşgörüye ihtiyacı var. Ne gerek vardı gözaltı kararı olmadığı halde topluma mal olmuş sanatçıları polis nezaretinde adliyeye sevk etmeye.
Sanatçılar, gazeteciler doğaları gereği muhalif karakterlidirler. Her dönemde, kendi görüşlerine yakın iktidarlar döneminde bile eleştirecek bir şey bulurlar. Metin Akpınar, rahmetli Ecevit’in başbakanlığında zenginler kulübü Bilderberg toplantılarına katıldığı için Devekuşunun bir oyununda onu alaya almış mizahi bir yolla ağır biçimde eleştirmişti. Kraldan fazla kralcı olan bazı yazarlar köşelerinde solcu Ecevit’i eleştirdiği için Akpınar’a veryansın etmişler ama Ecevit aldırmamıştı bile. Zeki-Metin ikilisi Erbakan ve Demirel başta olmak üzere Ecevit, Türkeş ve hatta 12 Mart paşalarını bile taklit etmişler, alaya almışlar mizah yolu ile eleştirmişlerdi. Sıkıyönetim dönemlerinde bile bu oyunlara ne bir yasaklama ne de bir soruşturma gelmedi bile, hoşgörüyle karşılandı. Demokrasinin gereği de budur zaten. Rahmetli Demirel Muammer Karaca’nın, Nejat Uygur’un, Devekuşunun kendisini ve iktidarını eleştiren oyunlarını hep en ön sırada izlemişti. İslamköy’deki müzesinde bunların afişleri, hakkında çizilen onlarca karikatür büyük bir hoşgörüyle sergilenmektedir.
Umarım yeni yılda siyasi sertleşmelerden uzak durulur, hoşgörü hakim olur. Toplumda gerilim düşer, huzur ve barış olur. Kimse korkmasın! Bu millet darbelerden de anarşi ve terörden de çok çekti, her kesim, her siyasi görüş, hangi inanç, mezhep, etnik unsurdan olursa olsun toplumun her kesimi her katmanı acıları yaşadı. Kimsenin sokağa çıkmaya niyeti yok kimsenin çağrı da yaptığı yok.
2019 yılının hepimiz için huzur, barış, refah ve saadet getirmesini diliyorum. Hangi, din, inanç, görüş ve etnik kökenden olursak olalım bu ülkenin, bu vatanın, bu milletin birlik ve dirliği için el ele verelim, hürriyet, demokrasi, insan haklarını daha yukarı taşıyalım. Bir olalım, beraber olalım.
Mutlu yıllar dilerim, sağlıkla kalın…