Geçen hafta siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır dedik. Hafta boyunca cereyan eden hadiseler ne kadar haklı olduğumuzu adeta teyit etti. Muhalefete uygulanan baskılar, engellemeler, tehditler, Sayın Bülent Arınç’ın Horozköy konuşması ve ardından yaşananlar bunun en belirgin kanıtları arasında yer alıyor.
Sayın Arınç Manisalıların abisidir. Görüşlerine katılırsınız, katılmazsınız o ayrı mesele. Hatta çoğu zaman hoşunuza gitmeyen şeyler söylediği zaman da eleştirirsiniz, ama doğruluğu, dürüstlüğü, lafını esirgemeden dobra, dobra konuşması tartışılmaz. Saklısı gizlisi yoktur, birden çıkar Melih Gökçek’in Ankara’yı nasıl parsel parsel peşkeş çektiğini söyleyiverir. Ne demiş Sayın Arınç? Yunus Emre Belediye Başkanı Mehmet Çerçi’yi methetmiş. Gönlünde yatanın onun büyükşehir belediye başkanı olması olduğunu söylemiş. Cengiz Ergün için ise, son defa adaylığına izin verdiklerini belirterek, 5 yıl sonra nereye giderse gitsin demiş. Dahası, Cengiz Ergün’ün beş yıllık büyükşehir belediye başkanlığı döneminde AKP’li başkanlar ve meclis üyeleri ile kavgalı olduğunu söylemiş, Mehmet Çerçi’yi işaret ederek bugün canciğer kuzu sarması olduklarını söyleyivermiş. Tabi bu sözler üzerine ortakları MHP yöneticileri salonu terk etmişler ve konuşulanlar Ergün’e nakletmişler. Buz gibi bir hava esmiş, AKP adaylarının olduğu ilçelerde desteklerini çekmişler gibi. Sönük geçen Bahçeli’nin Pazar günkü mitingine ise ilçelerden AKP taraftarları getirilmemiş.
Söyledik ya 24 saat uzun bir süredir diye, bundan sonra Manisa’da ittifak nasıl gider orası meçhul. Büyükşehirde adayı olmayan AKP seçmeni MHP’ye oy vermekten vaz geçerse oylar kime gidecektir? Rakipleri Millet İttifakı olduğu için herhalde kendi topuklarına sıkarak oyları İyi Parti adayına vermezler. Oyların gideceği tek yer çoğunluğu eski ANAP ve DYP taraftarı olan AKP’lilerin Demokrat Parti adayına yönelmeleri kuvvetle muhtemeldir. Bir de Manisaspor’un 3. Lige düşmesi meselesi var. Faturası MHP’li Büyükşehire mi, merkez ilçeler Şehzadeler ve Yunus Emre’ye mi yoksa hepsine birden mi kesilecek göreceğiz.
Buna mukabil, MHP’liler adaylarının bulunmadığı ilçelerde nasıl hareket edeceklerdir? Cengiz Ergün zeki ve tecrübeli bir siyasetçidir. Seçimi kazansa bile AKP’nin ilçelerde kazanması halinde onların çoğunlukta olduğu bir meclisle çalışması fevkalade zordur. Halbuki eski dostları İyi Partinin meclis üyesi adayları ile Demokrat Partili başkan ve üyeleri ile çalışmakta, uzlaşmakta hiç zorlanmaz. Bu düşünceyle MHP’nin aday göstermediği ilçelerde kendi seçmenini Demokrat Parti ve İyi Parti adaylarına yönlendirmesi akıllıca olur. Tabi bütün bunlar gözleme dayalı tahminlerden ibarettir. Bahçeli ve Erdoğan’ın yukarıdan yapacakları baskı nasıl tesir edecektir bilinmez. Zoraki nikah devam mı edecektir yoksa ayrılık Manisa’da kaçınılmaz mıdır? Bunu 31 Martta göreceğiz.
Seçime doğru son dönemece giriyoruz, çoğunluk seçmen kararını verdi bundan sonraki gelişmeler kararsızlar üzerinde etki yaratacaktır. Nitekim yaratıyor da. Öyle hadiseler de oluyor ki kararını vermiş seçmene bile etki edip saf değiştirmelerine neden oluyor. Mansur Yavaş’a kurulmak istenen kumpas ile Meral Akşener’in aleni tehdit edilmesi ters tepti. Türk milletinin mağdurun yanında yer alacağı tahmin edilmedi. Doğrusu her ikisi de kendilerine yönelen tehditleri fırsata çevirmesini bildiler. İktidar kanadı telaş içinde, akıl almaz yollara başvuruyor adeta CEHAPE zihniyeti hortluyor denilerek 46 seçimlerine gönderme yapılacak cinsten. Kimisi bilinçli kimisi işgüzarlıktan ama muhataplarının işine yarıyor farkında değiller.
Cumartesi günü Ödemiş’te Demokrat Partinin seçim ofisi açılışı vardı. Kalabalık bir partili topluluğu Genel Başkan Gültekin Uysal’ı kent girişinde karşıladılar. Mehter takımı eşliğinde topluluk açılışın yapılacağı yöne doğru, yol kenarına toplanan halkı selamlayarak yürüyüşe geçti. Merkeze yakın bir noktada emniyet güçleri yolu keserek yürüyüşü engellemek istediler. Dayanakları 2911 sayılı kanuna uygun olarak bildirim yapılmamış olmasıydı. Oysa kaymakamın da yolu kesen polis amirinin de seçim döneminde seçime katılan partilerin serbestçe propaganda yapma hakkı bulunduğunu ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri kanununun bu dönemde partiler açısından yürütülemeyeceğini ilçe seçim kurulunun yetkili olduğunu bilmemeleri mümkün değildir. Sonuçta yürüyüş trafiğe izin verilecek şekilde devam etti ve açılış beklenenin çok üstünde bir katılımla gerçekleşti. Engellemeye kalkanların işgüzarlığı ters tepti.
Meral hanıma yapılan engellemeler ise hız kesmeden devam ediyor. Sayın Akşener iki gün önce Bursa ilçelerini geziyordu. Büyükşehir belediyesi hafriyat kamyonları Yenişehir yoluna kum çakıl dökerek yolu kapamışlar. Güç bela kenardan tek şerit açılarak konvoy güçlükle gecikmeli olarak miting meydanına ulaştı.
Geçen hafta da Millet İttifakının Aydın ve Denizli mitingleri vardı. O gün Basmane’den Aydın ve Denizli yönüne giden bütün trenlerin iptal edildiği sosyal medyada paylaşıldı. Oysa AKP mitinglerine, tramvay, metro dahil bütün toplu taşım araçları ücretsiz insan taşıyor.
Aydın’dan söz etmişken bir de Bozdoğan’a gidelim. Bozdoğan’da 73 yıllık çok partili hayatımızda hiç görülmemiş bir olay yaşandı. Bozdoğan’da bir caminin minaresine AKP bayrağı asıldı. Okul duvarlarına, resmi binalara asıldığını çok görmüştük ama Allah’ın evi camilerimizin duvarlarına ve minarelerine asıldığını ilk kez görüyoruz. Yetmiyormuş gibi birçok yerde AKP sözcülerinin camilerde propaganda videolarını izliyoruz. Hatta camide televizyon programına bile tanık olduk. Üstelik programı yöneten hatun kişi camide başı açık yayın yapıyor. Gayrimüslim turistler bile saygıdan başlarını örterken AKP yayıncısının bu tavrı pes dedirtti.
Okullarda, kışlalarda, mabetlerde, resmi binalarda propaganda yasaktır. Hem seçim kanunları hem de 2911 böyle emreder. Ancak yasa tanımaz AKP’ye her şey serbest. Zira bu kabil olaylar için bugüne kadar savcıların harekete geçtiğini hiç duymadım. Diyanetten de tık yok. Ne diyelim 46 seçimlerinden 73 yıl sonra CEHAPE zihniyeti AKP iktidarının ellerinde yeniden hortluyor.
Korkunun ecele faydası yoktur, yapılanlar bumerang gibi döner sahibini vurur. “Ne yapalım Allah ıslah etsin demekten başka yapabileceğimiz bir şey yok” demekle yetinemeyiz. Aslında vardır… 31 Martta elimize alacağımız oy pusulası yegane silahımızdır.
Kalın sağlıcakla….