Kahramanlık türküleri, marşlar halkların zor günlerinde, toplumu ayakta tutmak, birliği sağlamak, işgale, diktatörlüklere karşı direniş hareketlerini örgütlemek, galeyana getirmek için önemli motivasyon unsurlarıdır. Yazılıp bestelenenler olsa da çoğunlukla anonim olarak doğarlar, diden dile yayılırlar, sözleri kadar melodisinin çekiciliği de önemlidir. Öyle ki; aradan yıllar geçse bile melodisinin çekiciliği nedeniyle anlamına hiç de uygun olmayan mekanlarda, eğlence yerlerinde hatta meyhanelerde bile söylenir hale gelebilirler. Tıpkı İtalyan direnişçilerinin ezgisi Ciao Bella gibi. Bazen ezgiler o kadar etkileyici, o kadar çekici olur ki, zıt görüşte olanlar tarafından çalınır, kopyalanır. Örnek mi istiyorsunuz? Gündoğdu marşı, önce devrimciler çaldılar şimdi de AKP. Dev-Genç marşı da aslında Osmanlı’dan kalma Eskişehir marşından başka bir şey değildir.
Biz tekrar başlıktaki konumuza dönelim. Başlığımız Yunan sosyalistlerinin marşının ilk dizesidir. Benim Yunan sosyalistlerinin marşıyla ne ilgim olabileceği sorusu hemen akla gelebilir. Aslında tabi ki yok, ama aynı denizin iki kıyısının insanları arasında birçok ortak noktanın bulunduğuna, benzer düşünce ve davranış biçimleri olduğuna, benzeşen olaylar karşısında benzeri tepkiler verdiklerini ve iki toplum arasında kültürel ve geleneksel birçok konuda etkileşim olduğunu düşünürüm.
İkinci dünya savaşı sırasında Mussolini’nin faşist İtalya’sı Yunanistan’ı işgal ettiğinde, Yunan milliyetçileri de sosyalistleri de kendi içlerinde direniş hareketlerini başlattılar. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Yunanistan’ın İzmir’i işgalini ve batı Anadolu’da ilerleme hareketini benimsemeyen Yunanlı sosyalistlerin kendi direniş hareketini başlatmalarının ilham kaynağı da Ege’deki Kuvayı Milliye ve Türk direniş hareketleri olmuştur. Bunu nereden anlıyoruz? Marşın sözlerinden.
Bugün ideolojik etkilerle değişime uğramış, ilaveler olmuşsa da marşın özgün sözlerinde Kuvayı Milliye’nin etkileri açık bir biçimde görülür. Bizi ilgilendiren tarafı da sözlerini başlangıç bölümüdür.
Ege Denizi Kararınca, dağlar uykuya dalar;
Yine ıssız tepelerde çoban ateşleri yanar.
Yunan direnişçileri de Ege dağlarında ve Anadolu’nun dört bir yanında yakılan çoban ateşlerinin, Mustafa Kemal’in çağrısıyla birleşerek, zafere ulaştıklarını ve kendi ordularının İzmir’de denize dökülüşünü görmüşler, onlar da Mussolini’ye karşı çoban ateşlerini yakmışlardır.
Bugün ülkemde de çoban ateşleri yanıyor. Ülkemin insanları, huzuru, barışı, refahı, adaleti, demokrasiyi arıyor. Birliği, beraberliği, kalkınmayı, ilerlemeyi arıyor.
Bunu sağlamak için ayrışmak değil birlikte hareket etmek gerekir. Bunu geçmişte sağlayan, bugün yeniden güçlenerek sağlayabilecek olan da merkez sağ siyasetidir. Bugün merkez sağın çatı partisi zaafa düşmüş de olsa Demokrat Partidir. DP Çoban Ateşlerine kucak açmalıdır. Sadece çoban ateşlerine değil, merkez sağ olduğunu iddia eden irili ufaklı partilere de guruplara, platformlara da kucak açmalıdır. Birlikten kuvvet doğar prensibini unutmamalıdırlar.
Çoban Hareketi öncüleri, bendenizi de hareketin lider kadroları arasında zikretmişler. Lütfetmişler, bundan gurur duydum. Elbette ülkemizin içinde bulunduğu durumdan düze çıkabilmek için aynı şeyleri düşünüyoruz ancak birlik ve beraberliğin yolları aranmadan atılacak bir adım akamete uğrar. 45 yıllık siyasi tecrübem bunu söylüyor.
ÇAH merkez sağda bir hareketlenmeye yol açmıştır. Bunu kimse göz ardı edemez. Etmemelidir de. Ancak hareketin veya merkez sağın iktidara talip olabilmesi için daha geniş bir kitleye açılması gerekir. Buna da Demokrat Parti yönetimi yol vermeli, çatıyı genişletmeli, İYİ Parti içindeki demokrat unsurlar da yuvaya dönmelidir. Dahası CHP ve AKP içindeki merkez sağ kökenli siyasetçiler de bu çatı altına girmelidirler.
Bu nasıl sağlanabilecektir? Herkes eteğindeki taşı dökecektir, ön yargılarından, egolarından sıyrılacaktır, fedakarlık, feragat gerekiyorsa yapılacaktır, elini değil başını taşın altına koyacaktır. Bana bu uğurda bir misyon yüklenirse onu da yerine getirmeye hazırım.
Unutmayalım! “Birlikte rahmet ve bereket; ayrılıkta azap vardır.”
Kalın sağlıcakla…